Doğru Adımlar Bizi Ürkütmesin!…

ads ads ads ads
25/11/2012

ads

Sibel Siber Sibel Siber


Geçen yıl, uluslar arası bir Tıp Kongresi’ne, ülkemizin ev sahipliği yapması konusunda büyük bir lobicilik faaliyeti yürütülür ve başarılı da olunur. Kongre’nin gerçekleşmesine çok az bir zaman kala, Avrupalı katılımcılar, gelişlerini iptal ettiklerini bildirirler. Gerekçe ise, Kongre’nin yer alacağı mekanın tapusunun Rumlara ait olması ve Rum makamlarının şikayetçi olması…

Kongre turizmi için büyük yatırımlar yapan hiçbir otel işletmecisi, doğal olarak böyle bir rskle karşı karşıya kalmak istemez. Kaldı ki ülkemiz, kongre turizmi açısından gelecek vaat eden bir ülke… Bu nedenle, özellikle büyük turistik yatırımların yapıldığı arazilerin orijinal tapusunun kime ait olduğu ayrı bir önem kazanıyor…

Maalesef yıllar yılı, mülkiyet konusundaki gerçekler, bir sis perdesi ile kapatılmaya çalışıldı. Sis birazcık dağıldığına ve “neler oluyor?” diye sorgulandığında, yeni bir sis bulutu yayıldı etrafa ve gerçek sürekli gizlendi...Gerçeği bilenler de devekuşu gibi davranmayı tercih etti. 

Bu devekuşu halleri devam etti; ta ki AHİM’de aleyhimize davalar başlayıncaya kadar. Artık uluslar arası hukuku inkar etmenin bedelini ödemeye başlamıştık… Ardı ardına ödediğimiz tazminatlar da, mülkiyetin tapusunu değiştirmiyordu üstelik…Yani mal, eski sahibine aitti yine; bizim ödediğimiz kullanım kaybı parasıydı… 

Halbuki, hukuk göz ardı edilmeden ve toplum menfaatleri göz önünde tutularak, mevcut durumu, lehimize çevirmeye çalışmaktı yapılması gereken… Sonunda, Taşınmaz Mal komisyonu ‘nun (TMK) kurulmasıyla , mülkiyet sorununda en önemli ve en somut kazanımımızı elde ettik diyebiliriz. 

Halkın gerçekleri görmesini engellemeye çalışanlar, şiddetle karşı çıktılar TMK’ya da… Öyle ya, tapulu mallarımız için Rumlar’dan nasıl müracaat kabul edebilirdik … Kendi tapularımızı inkar mı ediyorduk? KKTC’deki bankaların bile ipotek almaktan çekindiği tapuları!… 

Halbuki TMK, bir nevi iç hukuk yolu yaratarak, Rumların direkt AHİM’e müracaatlarının önünü kapatırken, bir taraftan da Kuzey’de kullanıcısı olduğumuz mülkiyetin tapularına sahip olmanın yolunu da açıyordu… Anlaşmaya varılarak sonuçlanan her dava, Kuzey’deki Rumlara ait toprağın iki bölgelilik esasına uygun olarak Türk mülkiyeti olması demekti… Üstelik, İnsan haklarına uygun olarak , mal sahibinin rızasıyla olan bir el değiştirme... 

Bu ay içinde gerçekleşen iki önemli karar, artık mülkiyetteki çözümün ne olacağı konusunda ayaklarımızın yere basması gerektiğini göstermiştir. Birincisi ‘Timvios’ davası, diğeri ise ‘Acapulco’ olayı…

Timvios davası ile ilk kez bir takas olayı gerçekleşti. Larnaka’daki Türk mülkü karşılığında, Ercan Havaalanı bölgesindeki arazi Türk koçanı oldu. İkincisi ise Acapulco olayı… Acapulco’nun sahibi şirket , malın 74 öncesi sahibinden araziyi satın aldı . 

Şimdi yapılması gereken, mevcut yasada (13/2008) gerekli düzenlemeler yaparak bu haktan yararlanmak isteyenlerin önünü açmak…Elinde orijinal Rum tapulu malı olan ve bu malını Acapulco olayındaki gibi bedelini ödeyerek Türk tapusuna çevirmek isteyenlere veya Güney’de bıraktığı malı ile takas yapmak isteyenlere fırsat vermek… 

Kuzey’deki mülkiyeti, hukuksal çerçevede Türk mülkiyetine çevirmek ve iki bölgeliliği korumak ise hedef, bu adımları atmaktan niye çekindiğimizi anlamak mümkün değil.

Rum Yönetimi’nin türlü baskılarına rağmen, her geçen gün TMK’ya yapılan müracaatlar arttığı bu günlerde, bizlerin oturup beklemek gibi bir düşüncemiz olmamalı…Devekuşu hallerinden kurtulup ,akılcı çözümler üretmeliyiz. Unutmayalım ki mülkiyette uzlaşıyla sonuçlanan her adım, Kıbrıs sorununun çözümüne de olumlu katkı sağlayacaktır.

25/11/2012 11:41
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Acapulco Türk malı, Sibel Siber, Kıbrıs konusu, Mülkiyet, Acapulco Otel
MANŞETLER

HK Sibel Siber

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.