Mehmet Hasgüler yazdı
16/02/2022












Halil Falyalı’nın öldürülmesi Türkiye medyasında dönem dönem olduğu gibi yeni bir Kıbrıs analizleri furyası başlattı. Bu dönemin gözde argümanı, Falyalı cinayetini ve KKTC’de sürdürülen organize işleri uluslararası hukukun eksikliğiyle açıklamak. Bu arkadaşlara sormak lazım, “CTP’nin kasası” olduğu söylenen Elmas Güzelyurtlu’nun 15 Ocak 2005’te ailesiyle birlikte AB üyesi Kıbrıs’ta katledilmesini hangi hukukla izah ediyorsunuz? Hadi bizde uluslararası hukuk yok, AB üyesi Kıbrıs’ta da mı yok?
Bu konuda sorulacak çok soru, söylenecek çok söz var. Ama bu yazıda bunları tartışmak değil niyetim. Bugün kendi ağzından Halil Falyalı’yı anlatmak istiyorum.
Kendisiyle epey zaman önce buluşmuş, yaşam öyküsünü dinlemiştim. Yıl 2016’ydı, Sedat Peker’in açıklamalarına daha çok vardı ve Türkiye medyasındaki “Kıbrıs uzmanları” henüz kendisini tanımıyordu.
Kıbrıslı Türklerin portrelerinden oluşacak bir kitap projesi için (Kıbrıs: Siyasi El Kitabı ve Sözlüğü, Alfa Yayınları) bir araya gelmiştik, kitapta yer almasını isteyince memnun olmuştu. Kendisiyle iki uzun söyleşi yaptık. Birincisinde, ofisinde karşılıklı oturduk. İkinci görüşmemiz, Gazi Mağusa’da anne babasının Boğaz’daki evindeydi. Ben sordum, Halil Falyalı anlattı, süt kardeşi Sinem Güneylioğlu da kaydetmişti.
Çatışmaların ortasında dünyaya gelen binlerce Kıbrıslı çocuktan biriydi Halil Falyalı. 1969’da Baf’ın Bağrıkara (Fasulla) köyünde doğmuştu. Soyadları, babasının köyü Falya’dan (Gökçebel) geliyordu. Hem anne hem de baba tarafından akrabaları arasında Baf bölgesindeki TMT’nin önde gelen sorumluları bulunuyordu. İlkokul öğretmeni olan baba Cahit Falyalı TMT’ye girerken verdiği yemine savaşın sonuna kadar sadık kalmış ve arabasıyla cephane ve silah taşırken Rum polisinin elinden birkaç kez şans eseri kurtulmuştu. Anne Nazlı Hanım da her Kıbrıslı Türk kadını gibi taşıdığı gizli mektuplarla TMT içindeki iletişim ve koordinasyona katkı sağlıyordu.
Ailesinin TMT’deki mücadelesini uzun uzun anlatan Halil Falyalı, çocukluğuna dair aklına ilk neyin geldiğini sorduğumda “Ağlamayı bilmeyen bir çocuktum, en kötü günlerimizde dahi ağlayamadığımı hatırlıyorum.” yanıtını vermişti. Ateşkes sırasında beş yaşında olduğunu ve ailesiyle birlikte Leymosun’daki “Happy Valley” (Paramal) esir kampındaki on bin Kıbrıslı Türk gibi çok zor şartlar altında altı ay yaşamak zorunda kaldıklarını anlatıyordu. Daha sonra uçakla Türkiye’ye, Mersin’e götürülmüşler, bir ay da burada kaldıktan sonra özgürlük aşkıyla memlekete dönmüşlerdi.
Birlik olmalarından çekinildiği için Baflılar kuzeyin farklı yerleşim birimlerine dağıtılmıştı. Falyalı ailesi de Kumyalı köyüne yerleştirildi. Baba Cahit Falyalı bir eğitim neferi gibi çalıştı, Kıbrıslı Türklerin hayatının normale dönmesi için çaba gösterdi.
KKTC kurulduğunda Halil Falyalı, Canbulat Lisesi’nde ortaokul öğrencisiydi. Kendi ifadesiyle “aklı bir an önce iş hayatına atılmakta olduğu için” 1988’de liseyi bitirir bitirmez askerliğini yaptı ve 1990’da Kumyalı’da iş hayatına atıldı. Daha yirmili yaşların başındaydı ama sınırsız bir hırsı ve özgüveni vardı. Kısa sürede İngiltere’ye açıldığını, gencecik yaşta Londra’da iş yaptığını anlatırken gözleri parlıyordu.
2000’li yıllardan itibaren işlerini sürekli büyüttü Falyalı. Kendisiyle konuştuğumuz 2016 yılında eğlence, akaryakıt, otelcilik, casino ve sanal bahis sektörlerinin en önemli isimlerinden biriydi.
Siyasetle de hep içli dışlı olmuştu Falyalı ailesi. Baba Cahit Falyalı kuruluşundan itibaren UBP’de yer almış, yöneticilik yapmıştı. Halil Falyalı da babasının izinden gitti ve uzun yıllar UBP liderlerine yakınlığıyla bilindi. Zaten yasal sanal bahis oynatma iznini de 2013-2018 yılları arasında UBP Genel Başkanı, 2016-2018 arasında Başbakan olan Hüseyin Özgürgün sayesinde almıştı. Sonrası malum; hesaplarında şüpheli para trafiği tespit edilen, milletvekili dokunulmazlığı kalkan Özgürgün ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Halil Falyalı, 2004 yılındaki Annan Planı faaliyetlerinde hayır kampanyası içinde yer almış ve bu doğrultuda birçok etkinliğe öncülük etmişti. İki devletli çözümü savunuyordu ama Güney Kıbrıs’ta da iş yapıyordu. Rum tarafında yasadışı bahis, uyuşturucu ve kara para aklama suçlamalarıyla defalarca yargılanan Fanyero ailesiyle ortak yatırımları vardı. Halil Falyalı portresini tamamlayabilmek için kendisini “Kıbrıs’taki en yakın dostum” diye tanımlayan Lukas Hambi Fanyero’yla da konuşmuştuk. Babası Antonis Fanyero’nun bazı bombalı saldırılar nedeniyle 2007’de suçlandığını ve yakın bir adamının aleyhinde yalan ifade vermesi nedeniyle hapse atıldığını anlattı Lukas. Daha sonra Halil Falyalı devreye girip ifade veren kişiden “ricacı olmuş” ve adam ifadesini geri alınca baba Fanyero serbest kalmıştı. Halil Falyalı ile Fanyerolar arasındaki bağ böylece daha da güçlenmişti. Lukas’a Halil Falyalı’yı nasıl tanımlarsın diye sorduğumda “Çocuk ruhludur ama aynı zamanda alabildiğine acımasız bir yapıya sahiptir, Halil’le düşman olmak çok tehlikeli ve risklidir.” demişti.
Halil Falyalı, kitapta yer almayı kabul ederken hakkındaki yazının son halini görmeyi şart koşmuştu. Kendisini anlattığımız bölümde hakkındaki mafya ve organize suç iddialarını da kaleme almıştım. Bunlar hoşuna gitmedi, projede yer almaktan vazgeçti.
Hakkındaki uyuşturucu, kara para ve yasadışı bahis gibi işlerin içinde olduğu iddiaları ortadadır. Zaten esas kıyamet de KKTC’de yasal izni olan ama Türkiye ve uluslararası alanda yasadışı kabul edilen sanal bahis üzerinden koptuğunu söylemek sanırım abartı olmaz. Bu alandaki iç ve dış kaynaklı çıkar muharebelerini de hesaba almak lazım. Elbette bu işleri uzun vadede hem Türkiye hem KKTC siyaset ve güvenlik bürokrasisinin etkin ve fiili koruması altında yürüttüğü, bu koruma sayesinde büyük bir güç edindiği de aşikardır. KKTC siyasetini finanse ettiği iddialarının doğru olduğunu da cenazesinde boy gösteren politikacıların çokluğundan anlıyoruz.
Birçok kişinin sorduğu, Falyalı’nın işlerini bundan sonra kimin sürdüreceği sorusunun yanıtı çok önemlidir. Bu meseleler üstüne daha çok konuşacağız.





