Müzakerelerde ne yapmalı?

ads ads ads ads
23/02/2014

ads

Cem Kar Cem Kar


Müzakere süreci sancılı bir dönemin ardından başladı. Hafta içi çapraz görüşmeler olacak ve umarım Ankara ve Atina’da gerçekleşecek olan bu görüşmeler sürece olumlu katkı koyacak.

Müzakere sürecinin hareketlenmesi ile birlikte ülke siyasetinin ilgisi yavaş yavaş Kıbrıs Sorununa kaymaya başladı. Haliyle bu kayma beraberinde taraflı söylemleri ve suçlamaları getirdi. Duyumlar üzerine yorumlar yapılması ise işin cabası...

Yoksa Annan Planı dönemine mi dönüyoruz?

Hani her kafadan bir sesin çıktığı, birden bire kendine uzman diyenlerin çoğaldığı o günleri hatırlıyor olmalısınız! Ülke evetçi ve hayırcılar olarak adeta ikiye bölünmüş durumdaydı. Hatırlıyorum da, o günlerde “statüko” kelimesini sık duyuyor ve birbirimizi statükocu veya statüko karşıtı diyerek suçluyorduk. Mitingler yapıyor, mitinglere katılan kişilerin sayısı konusunda anlaşamıyorduk. Vatan hainleri ilan ediyor, beğenmediklerimizi ülkeden atmak istiyorduk. Kimilerimiz bir evet ile dünyaya bağlanacağımızı düşünüyor, kimilerimiz ise “‘hayır’da hayır vardır!” diyordu. Annan Planı’nı gömüyor, üstüne helva bile yiyorduk. Geceleri barış meşaleleri yanıyor, AB hayalleri kuruyorduk. Yeni bir bayrağımız ve marşımız bile vardı. Hatta projesi hazır evlerimizde oturmayı düşlüyorduk. Herkes birden bire uzman olmuş, kafasına estiği gibi konuşabiliyordu. Tek gündem maddesi plandı ve onu konuşmaktan asla bıkmıyorduk. Bazılarımız bilerek, bazılarımız ise kulaktan duyma şeylerle konuşuyordu.

Her ne olursa olsun bana göre başarı ile atlatılmış ciddi bir demokrasi sınavıydı Annan Planı dönemi... Ancak aynı başarıyı bilgi akışı ve planda yer alan unsurların doğru şekilde yansıtıldığı konusunda söylemek çok mümkün değil. Zira ciddi bir toplum mühendisliği sergilenerek kamuoyu yanlış bilgilerle donatılabiliyordu. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu birbirine karışmıştı.

İşte tamda bu nedenle aynı şeyleri tekrar yaşamamak için yapılması gerekenler olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Cumhurbaşkanlığı’nın bilgi akışını doğru şekilde yansıtacak sadece müzakerelere özel olarak çalışacak basın masası olması gerekiyor. Basın masası tüm gelişmeleri gerekirse farklı dillerde, an ve an kamuoyu ile paylaşmalı... Cumhurbaşkanlığı’nın iyi bir basın bürosu var, eminim kolaylıkla bu işin üstesinden geleceklerdir.

Bilgi akışının doğruluğu ve müzakere sürecinde ortaya konacak çözüm önerilerinin ne anlama geldiği ile ilgili STÖ, partiler ve üniversitelerin birlikte, her kesimden temsilcinin yer alacağı beyin fırtınası gerçekleştirebilecek uzman ekipler kurması gerekiyor. İnanıyorum ki, bu uzman ekipler, kamuoyunu aydınlatmanın yanı sıra Cumhurbaşkanı ve müzakere heyetinin elini güçlendirecektir.

Şüphesiz yapılması gereken birçok şey var ancak öncelikle dikkat edilmesi gereken hususların neler olduğu konusunda naçizane fikirlerimi sizinle paylaşmak istedim.

Zira önümüzdeki süreçte çözümü isteyen herkesin bu türde fikirlerini kamuoyu ile paylaşmasının yararlı olacağı kanısındayım.

Selamlarımla...

 

23/02/2014 13:20
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: cem kar
MANŞETLER

HK Cem Kar

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.