Türkiye gazetelerinin önde gelen yazarlarından biri Kıbrıs’taki dörtlü koalisyon hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Yazısından anlaşılan Kıbrıs’ta kurulan dörtlü koalisyonu içselleştirememiş olması.

Ve noktayı koyarken acaba Türkiye hükümeti bu dörtlü koalisyon hakkında ne düşünürmüş diye soruyor.

Niye suskunmuşlar!

…

Peki!

Kıbrıs’ta yaşayanların oradaki tek adam rejimi haklında ne düşündükleri merak ediliyor mu?

The Telegraph, hatta Times bile merak etmişti bu ahali kime karşı yürüyor diye böyle yağmurun altında…

…

Abhaz’a (Abaza) yazar Fazıl İskender’in “Sandro Dayı” adlı romanında bir olay anlatılır.

Abaza kızları sıcak havalarda bir ormana giderlermiş, o ormanda yükseklerden gelen pınar suları bir ağaç kovuğundan aşağılara akarmış, kızlar da hep bir arada o suların altında yıkanırlarmış.

Abazalar, atalarından devraldıkları bu toplu duş alma alışkınlığına “açiçhaley” derlermiş…

…

Mesele aslında dörtlü koalisyon değil!

Mesele görüşüne atıfta bulunduğumuz yazarın bu koalisyonda bulunan hınzırların ansızın Kıbrıs konusunda bir bok yememeleridir sözüm ona.

Değerlendirilmesi tersinden okunursa,

Kıbrıs’ta ipler imamaların elinden kaydı, ya bir kaza olursa endişesidir…

…

Abaza yazar şöyle der:

“Her ayrıntı düşkünlüğü, bilindiği üzere, her zaman bir çılgınlık belirtisidir.”

…

Ayrıntıda boğulmamak lazım…

…

Yeni bir hükümet kurulduğunda önceleri beylik sözler sarf edilir.

Yeni eğitim bakanının sözleri bunun dışında.

Laik bir eğitim üstüne vurgu yaptı iki gündür.

Aynı zamanda elçinin kendisine de.

Ne var bunda diyeceksiniz.

Var var!

…

Zaman gösterecek henüz erken ama bazı şeyler cesaret verici denebilir…

…

Her yerin bir geleneği vardır.

Abazaların da doğal olarak.

Açiçhaley geleneği başka yerlerde var mıydı bilmiyoruz.

Buradaki gelenek hamam geleneğiydi bilindiği gibi.

Hamamlarda “kadınlar saati” vardı.

O saatlerde kadınlar hep birlikte hamama gider, hep birlikte yıkanırlardı.

O toplu hamam faslı tam olarak açiçhaleyi karşılamasa da, bir yerde hep birlikte yıkanmaydı işte…

…

Laik eğitimde kapıyı gındırık bırakmamak lazım.

Gındırdın mı, görüyorsunuz, sonuna kadar açılıyor!

Sonra dertsiz başını derde sokmak hiçtendir.

İlahiyat yerine teoloji bilimleri yap ki (madem yapılmış) bütün dinler tedrisata konsun.

Yoksa sadece bir din, hatta bir mezhep üzerine mektep mi olur?

O, dinci militan yetiştirmedir.

Okul da okul olmaktan çıkar, tarikat olur…

…

Her şeyin iyi gitmesi için ayrıntılarda boğulmamak gerekiyor.

Ve her şeyin mükemmel olacağı beklentisi aşırı bir beklenti olabilir.

Yazar ne diyordu?

Ayrıntı düşkünlüğü bir çılgınlık belirtisidir…

…

Hınçal Uluç, ta oradan dizginlerin ellerinden kaçtığı yönünde mesaj vermeye çalışıyor.

Israrla laik eğitim vurgusu yapılınca,

Doğrusu ona hak verdim!

Dörtlüden böyle ürkenler,

Kim bilir o hınzırlardan biri tek parti olarak iktidara gelse, Kıbrıs Türküne karşı  Afrin operasyonu isteyecekler!