Hayale gerek yok

ads ads ads ads
20/03/2018

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


rgah üzerinde dört köprü olduğu söylenir.

Bunlardan biri Bandabuliya çevresindeki Kuyumcular Sokağının Ermu ile bitiştiği yerde olduğu belirtilir ki adı Köprübaşı imiş, köprü de taştan yapılmaymış.

Diğer üçü Lokmacı barikatında, Baf Kapısı’nda ve Tahtakale’de bulunuyormuş…

Savunma amaçlı olarak Kanlıdere’nin yönü değiştirilip surlar dışına verilince, köprülerin de yok olduğu anlaşılmakta lakin ne güzeldi bir şehrin içinde taş köprüleri ile bir akarsunun olması…

Şu anda bir zamanlar üzerinden tren geçen ve Dereboyu’nda halen durmakta olan Demir Köprü atıl vaziyette duruyor!

Eğer Kanlıdere’den 12 ay su akmış olsaydı, ki eskiden de akmadığı biliniyor, yani böyle bir proje geliştirilip hayata geçirilmiş olsaydı, bugünkü Lefkoşa’nın gelişmesi daha başka olacaktı.

Bilindiği gibi Kanlıdere’nin birkaç kolu Lefkoşa içinden geçiyor, Göçmenköy ve Marmara bölgelerinde olduğu gibi…

Türklerin “kan” edebiyatı ile ilgileri tarihseldir!

Birçok yerin adı “kan” la başlar.

Bir yazımızda belirttiğimiz gibi Kanlımescit adını, 1570 yılında Lefkoşa’da meydana gelen kanlı çatışmalardan almıştır.

Aslı “pedios” olan Kanlıdere’nin adı nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, bir dönemler derenin zaman zaman taşıp can ve mal kayıplarına neden olmasından kaynaklandığını belirtenler vardır.

Büyük bir taşkının en son 1918’de olduğu söylenir ama herhangi bir can kaybı olmamış o dönem.

Aslında, altmışlı yıllara kadar Kanlıdere’nin taştığı olmuş fakat cana zarar verecek şekilde taşkınlar olmamıştı…

Girne Kapısına da “Kızılkule” dendiği söylenir.

Osmanlıların adayı fethinden sonra bir müddet bu isimle anılmış Girne Kapısı, o bölgede de kan akıtıldığı gerekçesi ile.

1570 Lefkoşa fethinde Girne Kapısı yönünde saldırılar olmamasına rağmen, oraya böyle bir adın verilmesinin altında başka etkenler yatabilir.

Ama ahali Girne Kapısı adını tercih etmiş ve günümüze kadar da böyle gelmiştir…

Öte yandan Kızılbaş (Trakhonas) bölgesinin adında da bir “kan” lekesi var mı?

Bu bölge adını nereden almıştır?

Kızılbaşlar (!) mı orada kalıyordu, bununla ilgili bir bağlantısı var mı o da bilinmiyor…

Diyeceğim, hayallerimizi zorlarsak o taş köprülerin surlar içi Lefkoşa’ya nasıl bir görüntü verebildiğini de hayal edebiliriz…

Bu arada, Ortaköy ile Göçmenköy’ü birbirine bağlayan taş köprüyü gözlerden uzak tutuyoruz!

O köprünün mahzun hali yetkililerin acizliğini ya da en azından yaşadıkları kente karşı sevgisizliğini anlatıyor!

Su aksın akmasın, ileride bir takım değişikliklerin olma olasılığını da varsayarak, derelerin etrafını ıslah edip taş köprüler yapmak mümkün…

Hayal etmeye gerek yok!

20/03/2018 12:47
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.