Mimozalar Açarken

Bu yazı bir yere varmayacak!

ads ads ads ads
21/03/2018

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Mimozalar açtı,

Her yer sarı,

Van Gogh’un tabloları gibi ovalar…

Ertuğrul Gazi’den sonra gelen bütün Osmanlı padişahlarının karıları devşirmeydi.

Rus, Grek, Ukrayna, Sırp falan.

Murat Belge memleketine bakarak der ki “Bir Osmanlılıktır” gidiyor…

Doğrudur!

“Fetih yakın” denmişti, oldu.

Camilerde fetih suresi okutulmuştu zaten.

Sonra aynı şeşi söyleyenlere köpürüyorlar…

“Yerli ve milli” uyduruk bir şeydir.

Zihinlere pompalanan uyduruk şoven bir duygudan ibaret.

Ama tutuyor!

Maya var!

Atalasa çiftliğinin içinden küçük akarsular geçerdi bir zamanlar, şimdi yapay göl yapıldığı söyleniyor.

Mimozalar açtığında sarı çiçeciklerini toplar, suya bulayarak kanayan dizlerimize “sarı ilaç” niyetine kullanırdık.

Bir işe yarar mıydı bilmiyorum…

Fetih yaparsan,

Ganimeti de başlar doğaldır!

Çünkü zihniyetin kendisi buna müsait…

İngilizler adayı tek yanlı olarak 1914 yılında ilhak etmişlerdi, ancak adanın kendilerine resmen geçtiği yıl 1925’tir.

O tarihlerde Kıbrıslı Türklere İngiliz vatandaşlığına geçme ya da Türkiye’ye göç etme seçenekleri sunulmuştu ki herkes “hakk-ı hıyar”ını kullanacaktı.

Böylece Türkiye’ye göç edenler olmuştu ama büyütülecek miktarda değildi.

Ahali İngiliz yönetimi altında hayatını sürdürmeyi tercih etmişti.

Bu konuda toplum içinde siyasi kamplaşmalar bile olmuştu…

Yerli ve milli dersen, o “sarı ilaç”tan yapar, kanayan yerine koyarsın!

Kendini avutursun!

Ne ilaçtır ne çare.

Yaptığın şey, bu dönemi uyduruk duygular pompalayarak oyalamaktan ibarettir…

Bir hikaye var.

Orta Asya’dan batıya doğru göç eden eski Türklerin gözleri haliyle çekikmiş.

Göç ede ede nihayetinde Anadolu denen topraklara gelip yerleşmişler.

Aradan yüzyıllar geçmiş,

Vaktiyle göç edenlerin zamanla gözleri açılmış!

Diğerlerine göre daha açıkgöz olmuşlar!

Çevre yeşil ise mimozalar açtığında dağlarda, ovalarda ve her yerde bir güzellik vardır.

Yeşil ovaların içinde ve bazan tek başına duran o çalılıklar gonnara’dır.

Tamamen yerli!

Bu yemiş türüne en büyük hakaret ahalinin kendisinden gelmektedir!

Gonnara yemezlermiş!

Peki, ne yiyorsun?

Hakk-ı hıyarını kullananlar kullanmış, kullanmayanlar evinde kalmıştı.

Çok yıllar geçecekti, olanlar olacaktı.

Kapılar açıldığında iki ahali hasretten mi, meraktan mı ne birbirlerine karşı koşup sarılmışlardı.

Gel zaman git zaman kuzeydeki ahalinin neredeyse hepsi vatandaşlıklarını alacaklardı.

Bu doğal haklarıydı.

Orta yerde hakkı-ı hıyar falan yoktu.

Yerli ve milli olanlar tüm olup bitenleri şaşkınlıkla izliyorlardı.

Hemen bir önlem aldılar ve onlar da kuzeylilere TC vatandaşlığı verileceğini duyurdular.

Bugüne kadar bu vatandaşlıktan ne kadar alındı bilinmiyor; ya da biz bilmiyoruz.

Ama 1925’lerde göç edenlerden fazla olmasa gerek…

Neyse…

Bu yazı bir yere varmayacak!

Yok çekik göz, yok açıkgöz, yok hakk-ı hıyar!

İyisi mi mimozalara bakarak ilkbaharın ilk renklerini seyretmek…

21/03/2018 13:29
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.