Güldamlaları ve sardunyalar
29/03/2018
Ahmet Okan
“Bakanlığımızca yürütülen mevzuat içerisinde yabancı bir siyasal partinin ülkemizde temsilcilik açmasını engelleyen herhangi bir kurala rastlanmamıştır.”
…
Tuhaf!
…
Şöyle de denilebilirdi:
“Bakanlığımızca yürütülen mevzuat içerisinde yabancı bir siyasal partinin ülkemizde temsilcilik açmasını düzenleyecek herhangi bir kurala rastlanmamıştır.”
…
Yoksa düzenlenmiş mi?
…
Neyse.
Güzel bir Nisan günü.
Hava ılık ve kapalı.
Bu satırların yazıldığı an yağmur sinyalleri geliyor.
Yağsın…
…
İster misiniz yarın ÖSO da burayı keşfetsin ve gelsin ve Lefkoşa’nın göbeğinde bir temsilcilik açsın?
Nihayetinde Suriye’de ampullerle ittifakta.
Üstelik “kuvvacı” gibiymişler demişti imam!
Aşırı bir örnek mi?
Peki!
İngiltere İşçi Partisi gelse?
Haklı olmazlar mı?
Herhangi bir mevzuta; kurala falan takılmazlar değil mi?
Nüfusumuzdan fazla nüfus yaşamıyor mu nasıl olsa orada?
Eski sömürgecimiz üstelik.
Eskisi ile yenisi bir arada olur diyeceğim ama yakışıksız olur doğrusu!
…
AKEL ya da DİSİ temsilcilik açabilir mi?
Engel var mı?
…
Nisan yağmurlarını kim sevmez?
Ilık havalarda yağan yağmurlar Ekvator hissi uyandırır insanda.
Lakin bu memlekette her güzel hissiyat emanete verilmiş!
Her türlü hissiyatı yarım yamalak yaşamak durumunda kalıyormuş gibi olmuyor mu insanlar?
Yani bu adada?
…
Havalar birkaç günlüğüne yaz sıcağına dönünce ova ve tarlalardaki yeşillik sararıp soldu birdenbire.
Neyse ki sardunyalar ve güldamlaları çiçeklenmiş.
Yeşil ve gür yaprakları arasında pembe ve gülkurusu renginde çiçekler ilkbaharın güzelliğine eşlik ediyorlar…
…
Niye karşılıklı olarak partiler birbirlerinin tarafında temsilcilikler açmıyorlar?
Yakınlaşma olmaz mı?
Açamazlar mı?
Mevzuat meselesi mi?
Çözüm meselesi mi?
Ateşkes meselesi mi?
Cesaret meselesi mi?
…
Belki de bazı şeyler için mevzuattan çok cesarete ihtiyaç var…
…
Turhan Oğuzbaş adlı şairin Nisan Yağmuru adlı şiirindeki şu mısralar, içinde bulunduğumuz aya uygun:
Nasıl tutuldum sana bilemezsin
Sırılsıklamım
İliklerime kadar seninle doluyum şimdi
Nisan yağmurum benim, sultanım, yavru ceylanım
Gel otur yanıma ellerimi tut
Gel otur yanıma dudaklarıma yağ serin serin
Adını unuttum şimdi
Sensiz geçen bütün gecelerin
…
Peki!
O zaman diğerleri de gelsin ne çıkar!
CHP, MHP, HDP, SP.
Biri Yenişehir’de temsilcilik açsın, biri Hanitköy’de, biri Sarayönü’nde falan.
Uygundur!
Ne varsa yani diğerleri de gelsin!
…
Onu diyorum!
Güzel şeyler düşlemek, güzel hissiyatlara sürüklenmek bazan beklenmedik şeylerle darbeleniyor, yaşayamıyor insan örneğin bir Nisan yağmurunun keyfini!
Ya da ne bileyim o güldamlaları ve sardunyalar kirleniyor gibi sanki!
Yeşilliklerin birdenbire sararması gibi.
Öyle gelir insana!
Hangi mutluluk sonuna kadar yaşanmıştır ki bu adada?
Hangi umut alabildiğine yeşermiştir?
…
Gerçekten aklımıza takıldı.
Şöyle dense yanlış mı olurdu?
“Bakanlığımızca yürütülen mevzuat içerisinde yabancı bir siyasal partinin ülkemizde temsilcilik açmasını düzenleyecek herhangi bir kurala rastlanmamıştır.”
Denseydi,
Ampul mü patlardı?
…
Belki de bazı şeyler için mevzuattan çok cesarete ihtiyaç var…