Cenevre Ocak 2017

ads ads ads ads
18/01/2017

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Heyecan yaratarak beklenen Montpelerin’den sonra oranın rüzgarıyla ortaya çıkan Cenevre görüşmeleri de tamamlandı.

Şimdi herkes biraz da şaşkın kendi bakış açısı ile olayları yorumluyor. Bir kısım insan başlangıçtan beri bir şey beklemediğini söylüyor. Birşeyler olmasını bekleyenler arasındaysa, kimine göre büyük başarı var kimine göre başarısızlık. Hatta başarısızlık diyenler arasında ihanet suçlamasında bulunanlar dahi bulunuyor. Hâl böyle olunca, bu gün bende kendi penceremden Cenevre görüşmelerini yorumlayacağım:

İzninizle, bir benzetme ile görüşmelerin başarılı olup olmadığı konusuna değinmek istiyorum. Bilmiyorum hâlâ öyle mi? Bizim okul yıllarımızda öğretmenin kanaat notunun karne notuna yansıması çok değerliydi. Bazen sınıfta kalacak öğrenciyi dahi bu not kurtarırdı. Beş alt dersten sınıfta kalan arkadaşlar birkaç derste aldıkları yüksek kanaat notları bir üst sınıfa geçer, kaldıkları derslerden de borçlu sayılarak eğitimlerini sürdürürlerdi. Açıkçası Cenevre sürecini ben bu uygulamaya benzetiyorum. Yani demek istediğim odur ki; sınıf doğrudan geçilmemişse de, borçlu olarak bir basamak atlanılmıştır. Nitekim, sorun çözülmese de süreç devam edecektir. Muhtemelen bir kaç ay sonra önümüze “ Son Şans” diye başka toplanı tarihleri konulacaktır.

Cenevre toplantılarında, yukarıda bahsettiğim tespit dışında iki önemli bulgu daha otaya çıkmıştır.

Bunlardan birincisi Yunanistan’ın Güney Kıbrıs üzerinde ki ağırlığıdır. Biz hep bu güne kadar sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini, Türkiye’nin uydusu, alt yönetimi olarak algıladık. Ve her zaman için güneyin bağımız bir devlet olduğunu kararları kendi kendine alabildiğini düşündük. Cenevre de ki gelişmeler bunun böyle olmadığını, Yunanistan’ın da Güney üzerinde fiili bir etkisi olduğunu ortaya koydu Tabii ki bu etki Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki etkisi kadar değildi belki ama yine de sürecin dominantlarından biri olacak kadardı. Netice olarak da Yunanistan’ın ısrarı ile erteleme gerçekleşti. Temsiliyet seviyesi düştü.

İkinci konu ise bizim içimizde tartışılan harita konusuydu. Bir grup arkadaşımız harita verilmesinin yanlış olduğunu belirterek, elimizdeki kozların tamamını kullanmanın hata olduğunu söyledi. Hatta Sayın Anastasiadis de bu görüşleri destekler gibi “Tük taraf ilk kez bir harita sundu ve toprak vermeyi kabul etti” bir açıklama yaptı. Aslında bu doğrudur ama bir de madalyonun tersinden bakmakta fayda vardı. Elen tarafı ilk kez bir harita vererek Adanın bir kısmının Türklerin yönetiminde olmasını ve bir adada bir Türk yönetimi olacağını da kabul etti.

Yukarıda yazdıklarımdan sonra Cenevre görüşmelerin tarihi değerde olduğunu belirtmek isterim. Bir gün çözüm olduğunda ki bu çözümün şekli konusunda yorum yapmayacağım, Cenevre görüşmelerinin değeri daha çok anlaşılacaktır… Bu nedenle emeği geçen herkesi kutlarım…

BANA GÖRE HAFTANIN ÖNEMLİ OLAYLARI

FETÖ operasyonu çerçevesinde KKTC’de üçü albay on bir asker personelin gözaltına alınması.

Türkiye ile yapılan enerji işbirliği protokolünün KKTC meclisinden oybirliği ile geçmesi.

Reina canavarının yakalanması

ANLAYAMADIKLARIM

Cenevre’de ki görüşmelere çok para harcandığı söyleniyor. Doğru vallahi. Anlayamadım aslında daha ucuza LefkoşA’da anlaşamamak varken neden bu kadar çok para harcandı ? 

18/01/2017 13:09
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Bülent Dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.