Kan

ads ads ads ads
25/05/2016

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Beni sosyal anlamda en çok etkileyen ilk Türk filmiydi “kan”. 1980li yıllara ait bu filimde Kadir İnanır ile Necla Nazır başroldeydiler. Söz konusu film, abisinin iş kazası sonucu yaralanması sonrası küçük bir çocuğun, bu ihtiyacı karşılamak için kan arama çabası ile başlıyordu. Çocuk inanılmaz bir efor harcamasına karşın kanı bir türlü bulamıyordu. Netice olarak kanı temin edip hastaneye götürdüğünde ise çok geç kaldığını öğreniyor, o ruh hâli sonucunda da sonraki yıllarda sisteme başkaldıran bir kişiliğe bürünüyordu.

Yok, sakın bu yazıyı bir sinema yazısı sanmayınız. Geçen hafta Thallasamia Derneği As Başkanı Ahmet Varoğlu ile yaptığım konuşma bana bu filmi anımsattı. Ne diyordu Ahmet Varoğlu ?

“Acil kan bağışlarına ihtiyacımız var. Söylemek isterim ki Thalassaemia Tedavi protokolü gereği bir thalassaemialı her 3 haftada 2 ünite kan almak zorundadır ancak bizler her 10 -12 günde sadece 1 ünite kan alıyoruz bazen de bunu bile alamıyoruz . Eğer gereği kadar yani 2 ünite kan alacak olsak, 155 thalassaemialı her ay 550 -600 ünite kana ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki kan bankalarımıza normal kan bağışı günde 5 üniteyi geçmiyor.”

Ne kadar duyarsızız değil mi ? Oysa kan, bu insanların yaşamlarını idame ettirebilmeleri için hava ve su kadar önemli bir ihtiyaçlarıdır. İşin kötüsü de bu ihtiyacın para pulla temin etme şansları bile yoktur. Tek şansları duyarlı insan topluluğu içinde yaşamak olabilir. Bizim toplumda bu duyarlılık yeterli mi? Yukarıdaki rakamlara bakılırsa ”Hayır”. Bu hassasiyeti artırmak için Dernek çalışmalar yapıyor farkındalık yaratmaya çalışıyor. Örneğin 14 Haziran’da son beş yılda en çok kan bağışlamış kişilere törenle plaket verme niyetleri var. Afişler, tv eğitim programları da gündemde. Yetecek mi ? Göreceğiz. Ancak insan yaşarken bir gün kendinin de kana ihtiyacı olabileceğini bilerek davranma yetisini kazanmadan bunun zor olacağı aşikar.

KAN: İnsanın ihtiyaç duyduğunda, elde edilebileceği tek kaynağın yine insan olduğu yaşamsal sıvı. Tıp ve Eczacılık sanayi her türlü ilacı enzimi hormonu, sentetik olarak yapmayı başarsa da “Kan” üretmeyi hayal etmekten öteye gidememiştir. Kanın tek fabrikası insanın iliğidir. Hâl böyle olunca, ihtiyaçlı bir insana yardım edecek, kan verecek tek unsurda başka bir insanın ta kendisidir.

Peki ama insanımız bu konuda ne kadar duyarlı? Bu soruya cevap almak için hemen telefona sarılıp Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kan Bankası sorumlusu Ceyhun Bıkmaz Bey’i arıyorum ve istatistiki bilgi rica ediyorum.

İlginç veriler elde ediyorum. Örneğin en kolay A rh+ gurubu bulunurken en zor temin edilen kan gurubu AB rh – imiş. Her yıl ihtiyaç giderek artıyormuş. Toplanan kan en çok thallasamialı hastalar için kullanılıyormuş .Ve toplumun kan ihtiyacı büyük oranda askerden temin ediliyormuş. (ilgili okuyucularım için sayfamda son dört yılın Kan giriş çıkış ve kan gruplarına göre dağılımını yayımlıyorum.)

Bu tabloya bakılınca insanımızın duyarsızlığı ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de asker olmasa kan açığımızın, hayatı tehdit eden boyutlara ulaşacağını bu tablolara bakarak anlamamak olanaksızdır.

Peki bu kabul edilir bir şey midir?

İnsan insana bulunmalı. Üstelik kan vermek verici olan kişinin de sağlığını olumlu yönde etkileyen bir eylemdir. Bu nedenle “kan vermekten kaçınmamak gerekir” diye yazacakken cep telefonuma sevgili Yücem Rasımoğlu’nun mesajı geliyor:

“Bülent merhaba, 29 Mayıs pazar günü, Leymosun Kültür Vakfı organizasyonu ile Leymosunlular Pikniğinde o kadar kalabalık toplanmışken Kan vererek bir de sosyal sorumluluk etkinliği gerçekleştirmek istiyoruz. Pazar günü 11-14 arası Boğaz piknik alanının özelleşmiş olan kısmında Çardağın altında yapabilmemiz için yardımcı olabilirsen sevinirim. Saygılar.”

Bu dosta biraz muziplik yapasım tutuyor:

“Yahu Leymosunlular, LekoşA’lıra kan verir mi?” diye sorasım tutuyor. Tabi anında karşıdan gülme sembolleri içinde:

“İhtiyaçlı kişinin LefkoşA’lı olacağını nereden biliyorsun?” cevabı geliyor ve hemen ekliyor “ Kim ihtiyaç duyarsa helal olsun”

Tabii bende hemen şaka yaptığımı 29 Mayısta Leymosunlular gününde ekibin hazır olacağını yazıyorum

Şimdi de buradan hatırlatıyorum. 29 Mayısta Leymosunlular ama başka günlerde Bafidiler, İskeleliler, MaĞusalılar ve LefkoşAlılar mutlaka kan veriniz. Tanrı muhtaç etmesin ama verdiğiniz kan bir gün size geri dönecektir. Bilginiz olsun…

ANLAYAMADIKLARIM

19 ve 29 Mayıs tarihleri bu milletin tümünün değerleridir. Bu iki tarih üzerinden insanları ayrıştırarak politika yapma çabası içinde olanları anlamadığım gibi, eylemlerini de kabullenmiyorum. 

25/05/2016 12:55
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bülent dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.