Kuzey Kıbrıs Hiç Bu Kadar Çaresiz Kalmamıştı

ads ads ads ads
03/06/2022

ads

Mehmet Hasgüler Mehmet Hasgüler


Ülkemiz insanı ekonomik sorunlarla ciddi biçimde boğuşuyor. İşsizlik zaten düştüğü yeri yakıyor, işi olanların da geçim sıkıntısı had safhada. Mahalleler, sokaklar, sanayi, ticaret erbabı, küçük esnaf büyük ekonomik sorunlar karşısında adeta incecik bir dal gibi sallanıyorlar. Çok küçük bir kaymak tabaka haricinde herkesin yaşam kalitesi ciddi olarak gerilemiş vaziyette. İnsanlar yaşam kalitesinin ne kadar düştüğünü kendi durumlarını güneydeki komşularıyla kıyaslayarak gözlemliyorlar. Dahası gençler ülkelerinde çalışarak kazandıkları ile komşularında çalışıp ellerine geçen arasında uçurum olduğunu bizzat yaşıyorlar. Fakirliğin ne kadar derinleşip kökleştiğini yolda önümüzü kesip dert yanan ahalinin öfkesinden görmek mümkün. Doğrusu, “Ekonomik reform yapıp düzlüğe çıkacağız” palavralarına inanan kimseyi de görmedim. Kesin olan şudur ki, gelecek kaygısı hiç bu kadar yakıcı bir sorun olmamış, Kuzey Kıbrıs hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı. İşin daha da kötüsü bu durumun nereye kadar böyle gideceğini de hiç kimse bilmiyor.

Biliyorsunuz eskiden bir adetimiz vardı, ülkemizde ekonomik sorunlar tavan yaptığında Kıbrıs çözümü konuşulmaya başlanır ve gündem hızlıca değiştirilmeye çalışılırdı. Lakin bu sefer o da yok. Anastasiadis’in Güven Yaratıcı Önlemler konusunda bazı öneriler yaptığını basında okuyoruz. Bunun çözüme katkı yapmasını kimse beklemiyor ama varlığını Kıbrıs sorununa borçlu olan belli bir çevre belki bir çözüm kıvılcımı çıkar diye buna asılmak istiyor. Ama şu yangın günlerinde kimseye buradan ekmek çıkmaz.

Böylesi bir dönemde siyasetin çözüm üretmesine ve insanlara ulaşması çok önemli. İnsanların siyasetin hiçbir işe yaramadığına ve siyasetçilerin ülke gündemine dair söylemlerinin halktan kopuk olduğuna dönük eleştiriler çok artmış.

Siyasi manzaraya baktığımızda bir yanda UBP öncülüğünde hükümet kurup halka hizmet etme iddiasında üç parti, öte yanda CTP ve HP var. Siyasetin Meclis çatısı altındaki sıklet merkezine baktığımızda ortada UBP ve CTP gibi iki büyük parti oturuyor ama ikisi de halktan ve gerçek sorunlardan kopmuş vaziyetteler. Bu durum günümüzde ortaya çıkmadı elbette. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” şiarından kopmanın, siyasi partilerin içini boşaltmanın, apolitikleşmeyi, adam kayırmayı ve gemisini yürüten kaptan anlayışını siyasete egemen kılmanın kökleri eskiye dayanır. Siyaset dünyamız bu zehirleri bünyesine yavaş yavaş aldı ve bugün bulunduğumuz noktaya böyle geldik.

Siyasetçilerin kendi söylemlerinin arkasında durmadığını ve ciddi bir sorumluluk içinde hareket etmediklerini özellikle gençler görüyor ve biliyor. Ülkelerinin yaşanmaz hale gelmesinden meclisteki tüm partileri sorumlu tutuyorlar. Bir sonraki olası seçimde mevcut siyasi partilerin halk tarafından cezalandırılacakları açık biçimde görülüyor.  İnsanlar mevcut siyasi seçenekler dışında seçenek arıyor. Dolayısıyla sivil toplum içinde siyasi partilere dönük mesafeli duruş, aslında ahalinin duruşunu net biçimde anlatıyor. Bakalım bu süreç bundan sonra hangi aktörleri siyasi alana davet edecek.

Biz bunlarla boğuşurken Türkiye gerek bölgesel gerekse uluslararası alanda başlayan yeni güvenlik tartışmaları ve oluşumları hususunda rötarlı da olsa bazı hamleler yapıyor ve bu hamlelerin bir kısmı bizim için domino etkisine sahip. Ancak Lefkoşa’dan pek ses çıkmıyor. Halbuki bilhassa 2000’li yılların başında hem iktidar hem muhalefet bizi ilgilendiren dış gelişmelerle ilgili etkili bir performans sergilerdi. 2004’ten itibaren yavaş yavaş bir kenara atıldık, bugün artık atıl durumdayız. Yeni güvenlik arayışları ve enerji merkezli gruplaşmalara dair Kıbrıs Türkleri olarak görüşlerimizi bile ifade etmiyoruz. Kıbrıs Türklerinin “çözüm” parametresi dışında sanki konuşma hakkı elinden alınmış gibi. Mesela ana muhalefet partisinin Ukrayna-Rusya çatışmasının bölgemize etkileri konusunda öngörüleri nelerdir? Suriye’de yaşanan yeni gelişmeler nereye evriliyor?  Türkiye-İsrail-Mısır üçgeninde filizlenen enerji işbirliği arayışlarının bize nasıl yansıması olur? Hem iktidara hem muhalefete sorulacak daha çok soru var ama ülkemiz dışarıda yaşanan bir sürü olaydan doğrudan etkilenirken siyasi partilerimiz olup biteni mahalli düzeyde okumakta ısrarlı görünüyor. Bırakın öngörüde bulunmayı, gelişmeleri “Dur bakalım bu işlerin sonu nereye varacak?” diye televizyon başında izleyen sıradan vatandaş seviyesinde takip ediyorlar. 

Halkımızın ülkesine inancını yeniden kazanmasının, geleceğe güvenle bakabilmesinin yolu iflas etmiş siyaseti yeniden dizayn etmekten, demagojiye dayalı figürleri siyasi arenadan uzaklaştırmaktan geçiyor.

HAMİŞ: Tüm bu hengame içinde sıra dışı bir durum yaşandı ve Halkın Partisi Başkanı Özersay vekillikten ayrılacağını açıkladı. Bu adımın nasıl sonuçlanacağı siyasiler açısından bir turnusol kağıdı olmaya adaydır.

03/06/2022 08:28
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: mehmet hasgüler
MANŞETLER

HK Mehmet Hasgüler

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.