AP seçimleri için en iyi manşeti Özgür Gazete attı kanımca…
“Kıbrıslı Türk Avrupa’dan da umudunu kesti” diye atılan manşeti, “klasik politika şokta; Fidias Sürprizi” şeklinde tamamlıyor gazete…
Çünkü ben de AP seçimlerini, salt siyasi yorumlama yerine, sosyolojik yani toplumsal bilinçle değerlendirmek gerektiği kanısındayım…
Fidias adlı Kıbrıslı Rum youtuber, nasıl öne çıkmayı başarıyor ve asırlık siyasi kültürü bir seçimde geride bırakmayı başarıyor mesela?  
Yerleşmiş siyasi kültürü sorgulayan, siyasetin güvenirlilik tartışmasının, ulus ötesi ya da lisan farkı olmaksızın daha da derinleştiğini gösterdi.
O nedenledir ki, seçimin bitmesine çeyrek kala Güney Kıbrıs’ta irili ufaklı tüm siyasi partiler, sosyal medya siyasetine sert eleştiriler yöneltmiş, ama özeleştiri mekanizmasını da halkın nazarında çalıştırmaya çalışmışlardır.
Diğer taraftan, Kıbrıs Sorunu ile ilgili gözle görülür, akılda kalıcı tek kelam etmeyen, hatta belki de Kıbrıs Sorununu bilmeyen, bilme ihtiyacı da hissetmeyen bir gencin seçimi kazanması, üstünde bayağı düşünülmesi gereken trajikomik bir durumdur.
Sınırın diğer yarısı, bizim zorlama yorumcuların, zorlama yorumlarına nazare yaparcasına, Kıbrıs Sorunu ile değil, daha çok gündelik sorunlarıyla değerlendirmesini sandığa yansıtıyor.
Yüzde 50 oy kullanım oranı, AP’nin seçimlerinin hayatın doğrudan etkilediğini düşünmediğini gösteren çarpıcı bir rakamdır.
Bu toz bulutu içinde, Kıbrıslı Türk adayların AP’ye girememesini, Türk oldukları için seçimi kaybettiler diye, düz sıradan yorumlamak da doğru değildir.
Adaylar kendi aralarında, “Türkiye’ye kim işgalci diyor kim demiyor” diye kavgaya tutuşmuşsa, Rumlar ne yapsın? Güldüler elbet.
Türkiye’ye en çok işgalci diyenin geçmişte AP seçimlerini kazandığını görmediğimiz gibi, Rum Halkı’nın en çok işgal diye bağırana oy vereceğini düşünmek de trajikomik bir siyasi olgudur.   
“Kıbrıslı Türkler gidip oy vermedi, Türk adaylar seçilmedi” diye bir sürü veryansın okudum akşam saatlerinde…
“Aptallar, ahmaklar, nankörler” gibi yakıştırmaların, kişisel ruhsal arınma dışında bir işe yaradığını düşünmedim.
Nedeni açıktır…
Kıbrıslı Türkler de Rumlar gibi bu seçimlerle, kendi günlük yaşamıyla, sorunlarıyla doğrudan ilinti kurmamıştır…
Bir grup elitist, Brüksel’e, Strazburg’a bedava gidecek diye, sabah akşam sinir nöbeti geçirip, kendi insanına küfür etmesine anlam vermek mümkün değildir…