Pazar günüyle özleşmiş keyifli bir gezi yazmayı tercih ederdim ama konu sıcakken, anlatmak istediklerim var…

Rum Lider Hristodulidis, bir süredir Ağustos ve Eylül aylarında gelişme beklediğini söylüyor…

Hatta beklentisini zaman zaman ileriye taşıyor…

“Gelişmeler Yaşanacak” diyor…

Haliyle, konuyla duygusal bağ kurmuş çevrelerde, bir dalgalanma başlıyor…

Hristodulidis’in hezeyanlarının temelinde, diplomasi değil, tamamen iç siyasi endişe yatıyor…

Kuzey’de Kıbrıs Konusu eskisi kadar çok takip edilen bir sorun olmamakla birlikte, 2028 Başlanlık seçimi adayı Meclis Başkanı Anita Dimitriu’nun, Hristodulidis’e gönderdiği zehir zemberek mektuptan da çoğunun haberi yok…

Güney Kıbrıs siyasetinde eşine az rastlanan ve günlerce tartışılan mektup Meclis Başkanı ile Cumhurbaşkanı arasında derin siyasi krize yol açmıştı.

Bir meclis başkanı kamuoyu önünde Hristodulidis’e ağır yüklenip, Kıbrıs Konusunda hiç bir şey yapmıyorsun anlamına gelecek eleştiri oklarını çekinmeden fırlattı.

Güney Kıbrıs iç kamuoyunda yankı bulan mektup, Hristodulidis’in ayarlarıyla oynamış belli ki…

Bu mektuptan sonra Rum Lider,  Eylül’de  New York bir halkla ilişkiler çalışmasına girişti.

Sürekli beklentilerini paylaştı, çözüm yakın bile dedi.

Kıbrıs Türk Tarafı’nın 3D perspektifini ilk kaleme alan ve Haber Kıbrıs’ta, bu köşede yayımlayan bir gazeteci olarak, doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas talebine iyi niyetli yaklaşım beklentisine kesin bir dille karşı çıkan, Anita’nın Mektubuyla mecburen “ e bir bakalım” diyen de Nikos Başkan’dı yanlış hatırlamıyorsam…

Şimdi son olarak, Mağusa’da sözde anti işgal etkinliğinde 13 Ağustos’ta New York’a davet aldığını söyledi “ Ben gitmeye hazırım” diyerek topu Türk Tarafı’nın kucağına bırakmak istedi.

Araştırdık, karıştırdık, sorduk, soruşturduk…

Böyle bir davet yok…

Türk Tarafı diyerek altını çizeyim…

Mevcut şartlarda, yeni politikada değişiklik olmadığını vurguluyor,

böyle bir görüşmenin Rum Tarafı ve Hristodulidis için halkla ilişkiler çalışmasından öteye gitmeyeceğini düşünüyor.

Belli ki Hristodulidis, iç dinamiklerden kaynaklı çaresizliğin verdiği telaşla, Crans Montana’da kendisinin de toprak attığı federasyonu sözde davetle diriltmeye çalışmış…