Kıbrıs sorununda hareketlenme fişeğinin ateşlendiğini geçtiğimiz haftalarda yazmıştık.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın New York temaslarının boşuna olmadığını aktarmıştım hatırlarsanız. Eşitlik temelinde Kıbrıs Türk tarafı bu görüşmeyi talep etti, gitti ve görüştü.

Genel Sekreterin Kişisel Temsilcisi Holguin’in atanmasının federasyon zemininin artık ortak zemin olmadığını göstermesinin yanı sıra, Ocak’tan beri devam eden ortak zemin olup olmadığı egzersizinin 3. Turu Mayıs’ta…

Holguin, Kıbrıs’ta mevcut zemin ya da yönteminin tekrarının hiç bir sonuç getirmeyeceğini gayet iyi biliyor.

Anlaşılan Holguin, özellikle Kıbrıs Türk tarafının ortak zemin için olmazsa olmaz dediği egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidi için bir egzersiz başlattı…

Bir kere, bir kez daha şunun altını çizelim…

Elbette katılmak zorunda değilsiniz…

Ama…

Kıbrıs’ta şu an adı konulmamış,

iki devletli bir çözüm sağlanmış durumda…

Yaklaşık 50 yıldır…

Arada sınırı olan, sınırı üzerinde kapıları bulunan, karşılıklı giriş çıkışları esnasında kimlik ibrazı yapılan, bir süreç yaşamıyormuyuz?

Artık temel sorun başka…

Mevcut, kalıcılaşmış durum bir süre daha muhafaza edilecek gibi görünüyor…

Temel dayanağım, gönlümün içerisindeki ifade etmek değil, son günlerde görüştüğüm üst düzey diplomatik misyondan edindiğim izlenim ve altını çizerek belirtmekte fayda var; bilgidir…

Türkiye’nin Kıbrıs Politikasının yeni paradigmadan kolay kolay sapmayacak gibi görünüyor…

Bütün bunları BM de not etti, çıkmazın aşılmasının kolay olmayacağını idrak etti…

Mevcutun, sürer veya gider durumun değişmesi için fikirleri derledi.

Kıbrıs Türk Tarafı, kolay akılda da kalması için “3D” diye özetlediği taleplerini ortaya koydu.

Doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan uluslararası ilişki…

Ortak zemin eğer isteniyorsa Kıbrıs Rum tarafının izolasyon siyasetinin son bulması gerekiyor.

Bunlar olursa Kıbrıs Sorunu çözülmez dediğinizi duyar gibiyim…

Çözüldü…

50 Yıldır…