Formülü bulmalı, adı Havva olan
08/03/2025












Ayla Kahraman
Tam 168 yıl önce, 8 Mart 1857 yılında, 129 kadın işçi, çalıştıkları fabrikaya kilitlendiler ve diri diri yandılar. İstedikleri gayet mantıklı, doğal isteklerdi. Erkeklerle eşit ücret, ağır çalışma koşullarında iyileştirme ve doğum yaptıklarında işlerinden atılmama. Belli bir süre sonra, işe dönebilme hakkı. Sadece bunlar için 40 bin kadın greve başladılar. New York şehrinde. 129 kadın yanarak, yakılarak can verdi. Egemen zihniyet; geri kalan kadınlara iyi bir ders verdiklerini düşünmüş olabilirler, sanırım.
Neyse 16 Aralık 1977’den beri, Birleşmiş milletler bugünü Dünya Kadınlar Günü olarak kabul etmiştir ancak bildirgenin hiçbir maddesinde grev yapan 40 bin kadından veya yakılarak öldürülen 126 kadından söz edilmez.
Dünya coğrafyasında kadının konumunu belirleyen ortak nokta nedir ki?
İnsan haklarının en değer gördüğü yerlerde bile, kadın sosyal yapıya uygun dayatmalardan ve geleneksel kategoriye indirgenen zincirlerden neden kurtulamıyor?
Aile birliği içindeki rol dağılımına baktığınızda, kadına yüklenilen eşitsiz rol ve görevlerin; sosyal, siyasal yapıyla desteklendiğini fark edersiniz. Toplumların en temel kurumu olan aile birliği içinde, düşünce, eylem ve davranışlar; kadına, kız çocuğa, erkeğe ve erkek çocuğa göre farklı değer veya değersizlik görür. Aynı davranış ya da söylem, farklı değer veya değersizlikle sınanır. Hatta adaletin en güvenilir yetki alanında bile, yargının çanları cinsiyete göre karar vererek çalar. Asırlardır çalar da çalar. Erkeğin elinin kiri olan; kadını evinden, çocuğundan, sosyal itibarından alır. Rüzgârın önündeki kuru yapraktan beter hâle getirir.
Günümüzde hâlâ mesleki kariyer konusunda, kadın daha fazla çalışmak çabalamak zorundadır. Üstelik, “çocuk da yapacakmış kariyer de. Evin işleri. Yemek falan. Formülü bulmalı Havva yaratılan”. Anladık elbette. Hedef aynı olsa da biz daha fazla çalışmalı ve daha başarılı olmalıyız. Bizden vazgeçemeyecekleri bir noktayı hedeflemeliyiz. Doğru mu?
Bence bu yeterli değil. Bizlerin “kadın” olmayı öğrenmeye gereksinimiz var. İnsan doğduk elbet ama kadın olmayı öğrenmek gerek. Nasıl mı? Yargılardan, ataerkil düzenden ve cinsiyete göre insanı kategorileştiren zihniyetten bağımsız olmayı başararak “kadın” olabilmeliyiz.
Kadınlık ve analık. İki önemli değer. Sadece bize ait üstelik. Ama bir bakın halimize. Nasıl karıştırırız ikisini birbirine? Sanki biri varsa öbürü yok gibi. Büyük yanılgı. Kadınlık güçlü olacak ki “ana” var olabilsin. Analığı balta yapıp kadını yok etmeye çalışırsanız, bundan insanlık zararlı çıkacaktır.
Matematik, bir yöntem. Toplama, çıkarma, çarpma, bölme. Uygun olanı seçiniz. Örneğin cinsiyet rollerinin içinden önyargıyı, adına “gelenek” denilen zindanı, ayırımcılığı, eşitsizliği çıkarın ve elde kalanları birbirleriyle toplayın. Bir deneyin. Sonuç muhteşem.
Kadın ve erkek rolleri arasındaki sınır giderek incelse de çarklar, egemen erkek dünyası üzerinden dönüyor. Anlaşılan zihinsel süreçlerimizden adalet anlayışımıza; sosyal eşitlikten cinsiyet eşitliğine kadar daha yürünecek çok yolumuz var.
“Kadını anlamak için, erkeğe bakmanız gerekiyorsa, bu ciddi bir çıkmazdır. Ne çıkmazı derseniz, ortaçağ çıkmazı, mağara dönemi çıkmazı, cahiliye dönemi çıkmazı, iktidar savaşı çıkmazı, mal-mülk sevdası çıkmazı, zorbalık çıkmazı ve daha nice çıkmazdan kurtularak bakmanız gerekir.
Ancak bu çıkmazlara düşmemeyi başarırsanız, doğrudan O’nu görebilirsiniz.
Sadece eşit değil, eşdeğer bir birey olarak…
Bu noktaya ulaştığınızda ve düşünmeye başladığınızda ise, ne yazık duyumsayacaklarınız yüzünüze bir gülümseme konduracak güçte olmayacaktır. Kızacaksınız, öfkeleneceksiniz. Annenizi, sevdiğiniz kadını, doğmamış bile olsa kızınızı düşünürken ise korkacaksınız.” Ayla Kahraman
- Anne Olmak ve Anneler Günü
- Suskunluğun dili
- İnsanca bir gereksinim: Konuşma hakkı
- Fahişelik bir meslek mi?
- Güven ve mutluluk
- Ne acıtır sizi?
- Çocuklar ve Cinsellik: Ebeveyn için püf noktaları
- Umut ve umutsuzluk, cesaret ve korkaklık aynı bütünlükte barınabilir mi?
- Duygular, düşünceler dile gelmek ister
- Alfa kuşağı ve onlara kucak açan ebeveyn
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






