Emine Dizdarlı göreve geldiği ilk gün gazetelerden birisinde yayınlanan bir röportajında tüm siyasileri uyarmış ve geçmişte yapılan bir çok yolsuzluk ve usulsüzlüğün görevde olduğu bir dönemde yapılmış olsaydı; “vay hallerine” diye açıkça siyasileri yasalara uymamaları halinde vatandaşların şikayetlerinin sonuna kadar takipçisi olacağını dillendirmişti.

Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsperson)Dizdarlı’nın, Bakan Tahsin Ertuğruloğlu’nun “Ercan Hava Alanı” ile ilgili bir ihalede yapılan usulsüzlük ve devletin nasıl zarara uğrattığıyla ilgili vatandaşla paylaştığı raporu malumumuzdur.

Bakan Ertuğruloğlu’nun ise ona neden vatandaşla paylaştığı konusunda kızgınlığı ve “haddini bildirmek” ile ilgili basına düşen söylemleri de…

Gelelim Ombudsperson’ın, Başbakan hakkında; “devleti zarara uğratmak” ve “kamu vicdanını yaralamak” ile ilgili basına düşen açıklamasına…

Sn. Dizdarlı, Başbakanın, İstanbul’a kızının diploma törenine 7 kişilik ekiple katılarak masraflarını devlete ödetmesinin yasal olmadığının Halkçı Parti tarafından araştırılmasıyla ilgili dilekçesine karşılık görevi gereği araştırma yaptı. Raporunda özetle şu sonuca vardı:

“…yedi kişilik bir ekiple devlet kaynaklarını kullanarak gerçekleştirmekle sadece toplum vicdanını rahatsız etmekle kalmamış, aynı zamanda Anayasa’nın kendisine yüklemiş olduğu mali kaynakların idareli kullanımına ilişkin görevini ve/veya ödevini göz ardı etmiştir.”

Vardığı sonucu da halkla, vatandaşla paylaştı.

Olayın üzerinden 24 saat geçmeden Başbakan’dan zehir zemberek bir cevap geldi.

Başbakan; Emine Dizdarlı’nın vardığı sonucu, vatandaşla paylaşmak yerine neden devletin konuyla ilgili kurumlarıyla (tabii ki gizlice-hp) paylaşmadığına vurgu yaptı.

Hangi kurumlardı bunlar?

Bizzat Başbakan açıklamasında belirtmiş “Sayıştay” diye…

Ancak Başbakan Sayıştay’ın daha önce HP Başkanı Kudret Özersay’a cevabını söylememiş.

Yazayım: Sayıştay baştan savma denebilecek bir cevapla “Bakanlar Kurulu kararı böyle” demeye getirmiş Özersay’ın müracaatına. “Yani yaptılar oldu” gibi bir cevap!

Şimdi soruyorsunuz Dizdarlıya neden Sayıştay’a gitmedi diye…

Özersay Sayıştay’a başvurmakla, yasal yollardan olayın açıklığa kavuşmasını zorlamış. Olmayınca Yüksek Denetçi Dizdarlı’ya başvurmuş!.

Şikayet etmeseydi ne olacaktı?

Ya da Dizdarlı araştırması sonunda vardığı “devletin zarara uğratılması” ile ilgili bu olayı basın yoluyla vatandaşa duyurmasaydı, nasıl haberi olacaktı vatandaşın bu usulsüzlükten?

………………………………………………………………

Hem KKTC Bakanlar Kurulu, başbakanın kızının diploma törenine gitmesini, yanında da yedi (7)kişiyi götürmesinin ceremesini devlete ödetmek için mi toplanıp karar alıyor?

Eğer Sn. Başbakan yanlış bir şey yapmamışsa neden bu konunun vatandaşın önünde tartışılmasına tıpkı Tahsin Ertuğruloğlu gibi kızıyor?

Sayın Başbakan, konuyu açan gazetecilere; “bir baba olarak kızımın mezuniyet törenine gidemez miyim?” demiş. Elbette bunu derken haklıydı…

Yalnız konu masrafları kimin ödeyeceğiydi ve şimdi biliyoruz ki cevap:

Bu işler devlet kesesinden karşılanmaz!

Zaten Emine Dizdarlı da, dilekçe sahibi Özersay’a Sayıştay’ın daha önce verdiği cevabı açıkça yanlış bulduğunu belirtmiş oldu böylece. Vatandaş da öğrenmiş oldu.

Ne mutlu ki görevini şeffaf olarak vatandaşla paylaşan üst düzey bir bürokratımız var?

Dizdarlı raporunda kamu vicdanını yaralayacak denli devletin zarara uğratıldığından bahsediyor…

Etik açıdan devleti zarara uğratırken rakam, yani parasal değerin miktarı pek de önemli değildir.

Ancak Yüksek Yönetim Denetçisinin kullandığı ifadelere bakıldığında, Başbakanın kızının diploma töreni için harcadığı miktar sanki de havaleliymiş gibi geliyor insana…

Gerçekten bu konuda Halkçı Parti Başkanı Özersay ya da sayın Başbakana; bahse konu seyahatte devletin kaç para ödediği, ile ilgili olarak vatandaşın aydınlanması, şeffaf demokrasinin gereği açısından sanırım gerekli.

Bekleyip göreceğiz…

Dilerim bu konuda da sayın Başbakanın açıklamasının sonunda da belirtmiş olduğu gibi; gereken titizlik gösterilir…