Bu ülkede herkes refah içinde değil, sıkıntıda olanlar yoğunluktadır…
03/07/2025











Ali Baturay
Kuzey Kıbrıs’a ve halkına karşı dışarıdan bakıldığında yanlış bir kanı ve genelleme var.
Aslında bırakın dışarıdan bakışı, kendi içimizde bile birçok kişi genelleme hastalığına tutulmuş durumda.
Karşımıza çıkan bazı örneklerden hareket etmeyi seviyoruz…
Şu sıralar tatil zamanları ve sosyal medyada yurt dışı gezilerinin paylaşımları var. Vay bu ülkede fakirlik yokmuş, herkes yurt dışındaymış…
Trafikte lüks araçlar görüyorlar, vay bu ülkede herkes lüks araç kullanıyormuş, neden şikâyet ediliyormuş?
Her evde birden fazla otomobil varmış, vay zenginlik olmasa evlerde nasıl iki- üç otomobil olurmuş?
Ülkede binalar yükseliyor, villalar sıralanıyor, vay nasıl yokluktan söz ediyormuşuz.
İnsanlar kuyruklar halinde Güney Kıbrıs’a akın ediyor, geziyor, tozuyor alışveriş yapıyormuş, vay para olmadan bunlar nasıl yapılırmış?
Giyim kuşam mağazaları dolup taşıyormuş, vay ülkede insanlar zor durumda olsa buralar insanlarla dolar taşar mıymış?
Gittikçe fiyatlar arttığı halde meyhaneler tıklım tıklımmış, vay ülkede durum kötüyse meyhaneler nasıl bu kadar doluymuş?
Özel okullarda harçlar ciddi yükselmiş, vay nasıl olurmuş da insanlar çocuklarını özel okullara gönderiyormuş?
Örnekleri artırabiliriz ama böyle değerlendirmeler yapmak yanıltıcıdır.
Yalnızca görebildikleriniz, karşınıza çıkanlarla genel bir değerlendirme yapamazsınız, yaparsanız da doğru olmaz.
Mesela şu “Herkes yurt dışında” değerlendirmesine bakalım. Kim demiş herkesin yurt dışında, tatilde olduğunu?
Sosyal medyada gördüğünüz tatil paylaşımları bu ülke nüfusunun kaçta kaçını oluşturuyor? Emin olun ki toplam nüfus içinde çok azına denk geliyor.
Trafikteki lüks araçlar, toplam araç sayısının kaçta kaçını oluşturuyor? Kaç kişi en lüksünü satın alabiliyor? Dikkatli bakarsanız orta halli araçların daha fazla olduğunu görürsünüz. Lüks gibi görünen, yaşı büyük, ikinci el, fiyatı daha düşük veya hesaplı çok araç var ülkede.
Üstelik toplu taşımanın berbat, hatta “yok” denecek kadar yetersiz olduğu bir ülkede otomobil sahibi olmak lüks değil zorunluluktur, ihtiyaçtır. O yüzden evlerde iki- üç araç var. İnsanlar şartları zorlayıp otomobil sahibi oluyor…
Binalar yükseliyor, villalar sıralanıyor da bunları kimler satın alıyor? Yeni lüks yapılara halkın kaçta kaçı sahip oluyor? Lüks yapılar hane halkının zenginliğinin göstergesi değildir. Tam tersine bu ülke halkı, gençleri için ev yapmak ya da satın almak artık çok zor.
İnsanların kuyruklar halinde Güney Kıbrıs’a geçmesi halkın zenginliğini göstermiyor. Oraya neden gidiyorlar? Çalışmak için, daha ucuz biletlerle ve direkt uçuşlar yapıp yurt dışına çıkmak için, daha ucuza bir şeyler bulabilmek amacıyla alışveriş yapmak için, farklı ortamlarda gezmek, değişiklik yaşamak için… Bunların hiçbiri zenginlikten değil, “daha hesaplı” olduğu için ve bu tarafta olmayanı o tarafta bulmak amacıyla Güney Kıbrıs’a geçiliyor.
Giyim kuşam mağazalarına insanlar girip çıkıyor da en pahalı olanları halkın kaçta kaçı satın alıyor? İstatistik mi tuttunuz, nerden biliyorsunuz? İnsanlar kampanya zamanları oralarda yoğunluk yaratıyor. Bir zahmet bir miktar giyinsin, çoluk çoğunu giydirsin insanlar. Kaldı ki bunu yapamayanlar da var. Giyim üzerinden zenginlik değerlendirmesi çok abartılı değil mi?
“Meyhaneler tıklım tıklım” değerlendirmesi de çok doğru değil. Hafta araları tüm meyhaneler dolu değil, cuma- cumartesi yoğunluk oluyor. Meyhaneler ülke inanının geleneksel eğlencesi, onu da çok görmeyin. Üstelik meyhanelere bakarak, tüm nüfusun orada olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle hayır, görebildiğimiz üzerinden genele yönelik yorum yapmak hatalıdır.
Özel okullara bakarak ülkenin zenginleştiğini söylemek de doğru değil, özel okullar lüks değil, ihtiyaç halini aldı. Özellikle çalışan insanlarımız için özel okulların tam gün olması, “çocuğumu öğleyin kim arayacak?”, “öğleden sonra çocuğa kim bakacak?” derdini ortadan kaldırıyor. Çoğu aileler borçlanarak, sıkışa büküşe çocuğunu özel okula gönderiyor, özel okula giden her çocuğun ailesi zengin değil.
Size lüks yaşıyor gibi görünen, gözünüzün görebildiği kadarki insan sayısı, nüfusun tamamını temsil etmez. O nedenle öyle hemen genelleme yapmayın.
Bu ülkede, yukarıda bahsettiklerimize erişemeyen, erişiyorsa da çok zorlanan insan sayısı zannettiğinizden fazladır. Dar gelirli insan sayısı her geçen gün artıyor. Yaşam halk için çok zorlaştı, esas onları görebilmek gerekiyor.
Halkın içine girin, artık insanların büyük çoğunluğu et satın alamıyor, ayda bir kez et alabilen kendini şanslı hissediyor. Artık insanlar her şeyin ucuzunu arar oldu. Gazetelerin, TV’lerin yaptığı vatandaş röportajlarına bile yansıdı bu durum, insanlar geçinememekten, istediğini satın alamamaktan şikâyet ediyor. Bu çok pahalı ülkede hayat her geçen gün daha zorlaşıyor, hayat kalitesi düşüyor. O nedenle zenginlik genellemesinden vazgeçin artık.
Türkiye’den bakanların, KKTC otellerinde sahne alan ünlü sanatçıları görüp de bu ülkede herkesin sanki o sanatçıları dinlemek için otelleri, casinoları doldurduğunu sanıyor olmasına hiç girmek bile istemiyorum. Hade onlar uzaktan bakıp bazı şeyleri yanlış görüyor, değerlendiriyor olabilirler de kendi içimizden insanların bu yanlış yorumları, değerlendirmeleri yapmalarını anlayamıyorum.
Meseleleri durduğunuz yerden kendi bakışınıza göre değerlendirip, genelleme yapmak çok yanlıştır, yanıltıcıdır, üstelik de ülkede fakirlik olduğunu, yaşamın zorlaştığını kabul etmeyen ülke yöneticilerinin de ekmeğine yağ sürmüş olursunuz. Çünkü onlar birazcık bir şey yapacaksa onu da yapmazlar bu “yalan refah” söylemlerinden faydalanarak.
- Eskiyi bırakın, şu anda siz ne yapıyorsunuz, önemli olan odur…
- Nisabı sağlayıp, askerlikle ilgili yasayı bile geçiremediniz…
- 16 bin 582 yeni seçmenin kaçı 18 yaşında?
- “Nüfusu sorma bana yoksa darılırım sana!”
- Hükümet edenlere inanmamak için çok nedenimiz var…
- İşyerinizi hangi duygularla seçersiniz?
- “Bu ülkede hiçbir şey olmaz” duygusu daha da yükseldi…
- Ülkedeki suçlular yetmedi sanki, sınır dışı edilmiş suçluları affediyorlar…
- Sınır kapıları önemlidir, soruna mutlaka çözüm bulunmalıdır…
- Beyhude bir inanmışlık mı bu, yoksa çaresizlik mi?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız





