Mecliste yaşanan başkanlık seçimi süreci tam anlamıyla bir tiyatroya dönüştü. Dört gün ve on tur süren seçim, en sonunda bir rezaletle sonuçlandı. Son perde: 23 kabul oyunun, 25 red oyundan daha büyük olduğu iddiası bu sürecin zirve noktasıydı.

Dokuz turda seçilemeyen bir meclis başkanı, onuncu turda salt çoğunluğun altında kalan bir 'evet' oyuyla, Başsavcılığın kararıyla mı başkan olacak? Diyelim ki Başsavcılık Zorlu Töre’nin meclis başkanı olarak seçilmesini onayladı. 29 vekille bir haftada meclis başkanını seçemeyen bir hükümet bu meclisten nasıl bütçe geçirecek? Gerçekten merak ediyorum. Neyse onunda daha zamanı var zaten. Bekleyip göreceğiz. Devletin hukukçusu pozisyonunda olan Başsavcılıktan bugün yazılı görüş alınacak.

 Cumhuriyetçi Türk Partisi  Genel Başkanı Tufan Erhürman, dün mecliste yaşananlara isyan ederek bu saatten sonra ülkenin tek gündeminin erken seçim olduğunu belirtti ve hukuken Başsavcılık'tan görüş istenecek bir durum olmadığını kaydetti.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, ise meclis başkanlık seçimi sonrası gruplar arasında tartışmaların sürdüğünü, bu nedenle Başsavcılıktan yazılı görüş alınacağını açıkladı.

Başbakan Ünal Üstel ise henüz bu konuda bir açıklama yapmadı.

Ülkede erken seçim konusu gündemde. Bence erken seçim olsa bile, tek başına bir iktidar çıkmayacak. Bu da yeni kaosları beraberinde getirecek. Ülke adım adım erken seçime doğru sürükleniyor, ama bu, çözüm getirecek mi? Devlet insanı nasıl olunur? Meclis yüce bir yerdi hani? Diyelim ki erken seçim oldu. Fakat meclis değişince, KKTC'nin sorunu değişecek mi? Mesele, kişilerin değil, düşünce yapılarının değişmesi. Bu ülkede en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, kamu reformu ve liyakat sahibi insanların yönetime gelmesi.