Yemekli toplantı öncesi düşüncelerimizdi…

ads ads ads ads
17/04/2018

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Dün akşam liderler, oluşalı beridir dünyada hiçbir siyasi sorunu  çözme başarısı gösterememiş  şu anda da Ortadoğu’da sürüp giden savaşlara seyirci durumundaki BM’lerin organizasyonu ile bir araya gelip yemeklerini yerlerken “bundan sonra ne yapmaları gerektiğini konuştulardı.” (Her halde.)

Bu toplantı öncesi Sn. Akıncı’nın bazı açıklamalarından anldıktı ki Anastasiadis  Grans Montana’da son perdeyi viran eylemeden önce  BM’ler parametreleriyle sahnelenen “müzakereler oyununu” kaldığı yerden devam ettirmek istiyordu.  (Di da di du dememin nedeni dün akşam olup bitenlerden haberim olmamasıdır. (O zaman “boşuna yorum yapma” denecek ki doğrudur!)

BUNA karşın  dün akşam o yemek masasında havaların sıcak mı yoksa soğuk mu estiğine aldırmadan  diyeceğimizi zaten yıllardır dediğimizce tekrarlamaya devam edeceğiz. Ve bir kez daha beklentilerimizin altını çizeceğiz. Şöyle ki:

BİR:  “İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini içeren konfederal bir çözüm.

İKİ: Daha açık seçik yazmamız gerekirse, “Konfederal sistemi” istememizin nedeni  “iki komşu olarak ayni adada yan yana yaşarken, ikide birde dalaşma olasılığını bertaraf edecek bir siyasi ortaklıkla buluşulduğu için  sorunları çözme imkânı olasılığından dolayıdır.”                     ÜÇ: Yoksa gönlümüzde yatan aslan resmen bu günkü iki bölgeliliğin devamında “iki ayrı devlete dayalı çözümdür.” Tabi ki bu  iki  devlet kendi aralarında gerektikçe, adanın bütününü yahut aralarındaki ilişkileri düzenleyen anlaşmalar yapacaklardır.)                DÖRT: Öte yandan bölgedeki savaşlara baktığımızda artık önümüzdeki yolları Türkiyesiz yürüyemeyeceğimizi çok iyi anlıyoruz! Tabi Türkiye’nin etki alanı içinde olacak bir çözümü Rum kabul etmediğinden bir kez daha diyeceğiz ki zaten bu çaresizlikte tek çare,  “iki ayrı devlete” dayanacak çözümdür…

Sn. AKINCI’nın bizim gibi düşünmediğini, aklının hâlâ Montana’da kalmasından anlıyoruz. Bir de hâlâ BM’lerden medet ummasından! (Neyse ki Anastasiadis’e güvenmediği bir gerçek o da tesellimiz oluyor.)

VE yeri geldi yazalım:  Sn. Akıncı bir süre önce siyasi sorunla ilgili değerlendirmelerde bulunurken Grans Montana’da ilk kez tarafların birbirlerine çözüme yönelik Kuzey’le Güney’i belirleyen haritaların verildiğini bunun önemli gelişme olduğunu söylediydi.    (Tabi biliniyor bir süre öncesine kadar söz konusu haritalar BM’lerin kasasında kilitliydi.  Sonra taraflara iade edildilerdi..)

BU haritaları   Türk tarafına kalacak yüzde 29’luk toprakla birlikte çok merak ettiğimiz halde  öğrenmek mümkün olmadı! Umut edelim ki önümüzdeki dönemde Sn. Akıncı bu haritalar ve yanı sıra merak edilen diğer uzlaşı konularını da halkla paylaşır…


TC’NİN SERZENİŞLERİ BİTMİYOR!

Hafta sonu “Vakıf Şehir Lefkoşa” açılışı için TC Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu KKTC’e gelmiş, gelmişken de bazı temaslarda bulunurken  Başbakan Erhürman’ı da ziyaret etmişti. Bu ziyaret sırasında Erhürman     “müzmin bir sorunu” seslendirmek zorunda kalırken çok haklıydı!

       ASLINDA bu ülkede 1974’lerden kalan öylesi müzmin sorunlar vardır ki insanı, düşündükçe ya ağlatır ya da çıldırtır..           Tabi hepsi de bizden menkul değildir. Mesela “biz veririz siz yersiniz,” “ekmek elden su gölden Cumhuriyeti” gibi KKTC için söylenen ve  “atasözü”  esamesine çıkmış  vurgulamalar hep TC patentlidirler!

ZATEN Erhürman’ın da şikâyeti   buydu! Çünkü Kıbrıs Türk Vakfının oluşturulmasının  442. Yılı dolayısıyle KKTC’de bulunan TC Başbakan yardımcısı Çavuşoğlu, “vakıf mallarımızla tarihi  ve kültürel miraslarımıza sahip çıkılmasını” önerirken, “KKTC’nin Casinoları ve kumarla değil, bunlarla anılmasını arzu ettiğini” söylemişti!

Erhürman da cevaben, “Türkiye’de KKTC denildi mi akla casinolar gelmektedir! Bu da bizi üzüyor” demek gereğini duyduydu. Ki biz “iyi ki gece kulüplerini de yanına koymadılar” düşüncesinde teselli bulduk!

KISACA: Sittin senedir  “Türkiye karşısında imajımızı değiştirtmeyi başaramadık! Önceleri “tembelsiniz” diyorlardı bize!” Yahut Kuzeye “avantadan yaşamların adası olarak  bakıyorlardı! Vakta ki on altı  üniversite açtık, o sesler işitilmez oldu ama  bu kez de yerine “gelip giden KKTC yönetimlerinin beceriksizliklerini” oturttular!

Şimdi bakıyoruz KKTC’nin   büyük gelir  elde ettiği,  sahipleri ile müşterilerinin silme Türkiyeli olduğu “casinolu lüks oteller” serzenişi çıktı önümüze!

FAKAT: Bizim de söyleyeceğimiz vardır: 43 yıldır çözümü sağlayamayan… Anamızı ağlatan ambargoları kaldırtamayan… Eğer vilayeti olsaydık belki bir Bodrum falan olacaktık da kentlerimizi “köy-kasaba” oluştan kurtaramayan, yokluklarla darlıklarımızı yine TC’den gelen sermaye ile az biraz izale etme  olanağı bulmuşlukta idarei maslahatçığı oynarken bile…  Bakıyoruz da Türkiye’nin siyasi kodamanlarına, bir türlü kendimizi anlatamamışız ki sonuçta kumardan gelir bekleyen durumlara düşmecesine!”

 unutulmamalıdır: Eğer TC ile kıyı ticareti anlaşmamız doğru dürüst çalıştırılsaydı bugün dış ticaret açığımız 1.6. milyar dolara fırlamazdı!

Erhürman “kendimizi bir türlü size anlatıp tanıtamadık” derken tabi ki haklı olarak yakınıyor.


KISACA TAKILDIĞIM: (KİMDİR BU BÜYÜK ADAM!)

Mağusa belediyesi bir süre önce Mağusa’nın tek Halk Parkını” yeniden düzenleyerek hizmete soktu. Çok da iyi oldu. Adı da enteresan. “Ali Mahir Parkı!”

Merak ettim. “Kimdir bu büyüğümüz” diye!  Eski bir siyasetçimiz mi? Bir TMT’ci kahramanımız mı? Bir bilim adamı, topluma hizmet etmiş bir kişi mi?

Anlattılar ve anladım. Bakalım Mağusa Belediyesi de anlayacak mı?

17/04/2018 13:25
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.