Bu hoyratlığın sonu

ads ads ads ads
02/02/2012

ads

Başaran Düzgün Başaran Düzgün



Haber Anadolu Ajansı’na düştü:
TBMM Kıbrıs Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz, “Kuzey Kıbrıs’ta ki gençlerin İngiltere’ye ya da Rum kesimine özenti duymaması lazım. Onun için hükümetimiz yaşam kalitesi, bireysel hak ve özgürlüklerin kullanılması ve altyapı hizmetleri noktasında buradaki yaşam standardını yükseltmek istiyor” dedi.
Beyefendi Kuzey Kıbrıs’ta ki gençlerin Rum tarafına ve İngiltere’ye özenti duyduklarına karar vermiş.
“Duymamaları lazım” diyor.
Ve duymamaları için de bizim yaşam kalitesini yükseltecekmiş.
Alın size hoyratça bir yaklaşım.
Tümüyle ön yargı içeren ve bu ön yargı üzerinden hakaretimiz öngörülere ulaşan bir durum.
Ön yargı, Türkiye’de özellikle aşırı milliyetçi çevrelerin Kıbrıslı Türkler için kullandığı “zaten bunlar bizi sevmez, İngilizleri ve Rumları severler” söyleminden ibarettir.
Öngörü ise tam bir facia, “Bunların yaşam kalitelerini yükseltelim ki Rum’a ve İngiliz’e hayranlık duymasınlar.
Böylesi bir tavra ne yanıt verilir…
Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin ilişkilerini sorgulayanlara havale ediyorum.

                        ***

İkinci hoyratça tavır Haspolat’ta yaşanıyor.
Ülkenin en önemli ve çok değerli 200 dönümlük kamu arazisi ki yanı başındaki üniversite dahil birçok iş insanının yatırım amaçlı talepleri vardı ne idüğü belirsiz bir cemiyete veriliyor.
“Ne idüğü belirsiz” nitelemesini kasıtlı kullandım.
Bu ülkede ciddi bir hassasiyet noktası oluşturan ilahiyat eğitimi ile ilgili yapılacak her şey kesinlikle kamuoyunun bilgisinden geçmelidir.
Kimdir bu cemiyet?
Kimlerden oluşmaktadır?
Ve bugüne kadar bu topraklar için ne yapmışlardır.
Benim bilgim yok.
Dolayısı ile benim için “ne idüğü belirsiz” hükmündedirler.
Hükümet ise evlere şenlik.
Üstüne üstüne gidiyor bu konuların.
Meslek lisesinde açılan ilahiyat bölümü hala tartışılırken ve büyük kavgalara konu olurken, üstüne bir de şiddetli çatışmalara yol açabileceğini bilmesine rağmen gizliden gizliye iş çeviriyor.
Sorulduğunda da “haberim yok” diyor.
200 dönümlük arazi, Vakıfların ama Vakıflar “Benim haberim yok” diyor.
Eğitim işinden sorumlu ve izin alınması gereken makam olan Eğitim Bakanlığı “Benim de haberim yok, bize böyle bir başvuru olmadı” diyor.
Bir tek bilen Başbakan oluyor.
O da “eğitim külliyesi yapacağız” gibi yuvarlak laflar ediyor.
Haspolat Meslek Lisesi’nde ilahiyat bölümü kuruldu.
Yakın Doğu Üniversitesi’nde ilahiyat fakültesi açıldı.
 Ötesine ihtiyaç var mı?
Üstelik ne idüğü belirsiz bir cemiyetin üzerinden bu işleri yapma gereği var mı?
Bunu da onlara havale ediyorum.
Türkiye ile Kıbrıs Türkü’nün arasının niye böyle olduğunu sorgulayanlara.
Son yaşanan bu iki konu bile çok şeyler anlatıyor.
Anlamak isteyene…

02/02/2012 08:45
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS:
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.