Biz Aptal Kıbrıslılar…
İki liderin “sosyal” bir şekilde mutluluk tablosu çizmeleri uygun görülüyor
31/03/2018











Başaran Düzgün
Nihayet karar verdiler ve iki lider 16 Nisan akşamı “sosyal bir yemekte” biraraya geliyorlar.
Bu “sosyal yemek” tanımlamasından oldum olası huy kapmışımdır.
Ne demektir “sosyal yemek”?
Bu memleketin kültürüne ve dahi sosyal dokusuna uygun olmayan “uydurulmuş” bir tanımlamadır.
Kim olduğunu tespit edemedim ama kuvvetle muhtemel batılı işgüzar bir diplomattır.
İlk o kullanmıştır ve ondan sonra da öyle süregelmiştir.
Liderler de kuzu kuzu “sosyal yemeğe” riayet etmişlerdir.
Yanlış hatırlamıyorsam ilk defa Denktaş ile Klerides’in buluşmasında kullanılmıştı.
Şimdilerde geriye dönüp baktığımda ve kıyas yaptığımda onlarınki bugünkülerden fersah fersah ilerideydi.
Kapılar henüz kapalıydı ve Denktaş Klerides’in Güney Lefkoşa’daki evinde akşam yemeğine gitmeye karar vermişti.
“Tarihi olay, sosyal yemekte buluşuyorlar” diye haberler pompalanmıştı piyasaya.
Rahmetli Denktaş’ın bizzat şahit olduğum tepkisini hiç unutmam;
“Ne sosyali Allah aşkına ben o eve defalarca konuk oldum ve karşılıklı viski içtik, ilk defam değil ki.”
Kıbrıs’ın Kuzeyinde ve Güneyinde dostlar biraraya gelir, yerler ve içerler.
Birinin organizasyonuyla tanıdıklar biraraya gelir ve yerler ve içeler.
Birbirlerini tanımayanlar rastgele biraraya gelirler, muhabbet ederler, muhabbet koyulaşır, masaları birleştirirler ve yerler içerler.
Sosyal yemek Batılıların icat ettiği bir deyimdir ve maalesef zorla kültürümüze dahil edilmiştir.
***
İtiraf etmeliyim ki Güney’de Dimitris Hristofyas, Kuzey’de de Mehmet Ali Talat’ın liderliğinde bir çözüme ulaşacağımıza inananların başında ben geliyordum.
İkisini de çok iyi tanıyordum ve ilişkilerini de çok iyi biliyordum ki “işte barışı tesis edecek liderler işbaşındadır” demiştim.
Görüşme imkanımız kısıtlı olan Hristofiyas’a ve çok daha fazla görüştüğümüz Talat’a sürekli olarak şunu söylüyordum;
“Her Pazar günü eşofmanlarınızı giyiniz Hristifyas’ın Limasol’da veya Talat’ın Sadrazam Köy’deki yazlık evlerinde kahvaltıda ailecek buluşunuz. Kahvaltı yapınız, sonra ailecek yürüyüşe çıkınız, denizde kulaç sallayınız ve bir tam günü hertürlü baskıdan uzak birlikte geçirip bu ülkenin ortak kaderini birlikte planlayınız…”
Bir kez olsun bunu yapmadılar.
Farklı ortamlarda “sosyal” buluşmalar gerçekleştirdiler ama Kıbrıslıca bir samimiyete hep uzak durdular.
***
Fileleftheros gazetesi ile yaptığımız işbirliği çerçevesinde Anastasiades ile görüştüğümüzde şöyle bir soru yöneltmiştim;
“İki Limasollu bu işi çözecek mi?”
Yanıt vermişti;
“Limasollu olmak önemli bir meziyettir, fakat daha ötesi vardır Mustafa ile kimyalarımız uyuştu…”
Bu cevabı Akıncı’ya söylediğimizde “vallahi ben de temkinli iyimserim” demişti.
İki lider pek çok kez “sosyal” ortamlarda biraraya geldiler.
Resmi ortamlarda, bitmek bilmez görüşmelerde ve zirvelerde buluştular.
Sonuç?
16 Nisan’da “sosyal bir yemekte” buluşacak olmaları “büyük bir başarı” olarak sunuluyor bize.
Ve bizim de bununla avunuyor olmamız bekleniyor.
Çok net bir şekilde cevap veriyorum; Hayır.
Doğal gazdan mütevellit milyarlarca dolar hayali kuran Batılı şirketler kriz istemiyor.
Türk savaş gemilerinin bu sularda fink atmasından nefret ediyor.
Gerilimin düşürülmesi için iki liderin “sosyal” bir şekilde mutluluk tablosu çizmelerini uygun görüyor.
Ve biz aptal Kıbrıslılarında buna razı olmamızı istiyor.
Benim verilecek bir tek cevabım vardır;
Hayır…




