Kimsenin takmadığı KKTC
29/03/2018
Başaran Düzgün
Girne dağ yolunda kaza yapan beton aracının durumu KKTC’nin içinde bulunduğu durumun çarpıcı bir özetidir.
19 yaşındaki sürücünün 46 yaşındakiyle yer değiştirdiği iddialarını es geçiyorum.
Sürücü kimdi tartışmaları sürer gider ama gerçek şudur ki aracın içinde bulunanların tümü kaçak ve/veya yasadışı idiler.
Dün, 46 yaşındaki sürücü mahkemeye çıkarıldı ve dehşet içinde öğendik ki KKTC’de “turist” statüsünde bulunuyormuş.
Daha dehşetengizi ehliyeti yokmuş. Ötesi var aracın sigortası da yokmuş.
Yazının ana fikrini yazının başında söyleyelim;
Aslında kimsenin KKTC’yi taktığı yoktur.
KKTC’nin yasaları umurlarında değildir.
KKTC’nin uymakla yükümlü oldukları kurallarını zerre kadar iplemiyorlar.
Ve vatandaşın canını-malını önemsemiyorlar.
O beton aracı kendi kendine kaza yaptı.
Ya maazallah içi yolcu dolu bir minibüsle kafa kafaya çarpışsaydı?
Veya ailenizle mutlu-mesut seyahat ederken sizin üzerinize çıksaydı?
2008 yılında yine ehliyetsiz kamyon sürücüsünün neden olduğu bir kazada 7 kişi öldü.
Kasım 2016’da bu kez yüreklerimizi dağlayan 3 gencimizi öldüren kaza hala hafızalardadır.
Dağ yolunun, ölüm yolu olduğu bir gerçektir.
Fakat, daha fazla para kazanma hırsıyla çalışma izinsiz, ehliyetsiz ve sigortasız bir şekilde ağır vasıta kullandıranlar da en az yol kadar sorumlu oldukları da diğer bir gerçektir.
Yaşanan onca acıya rağmen en küçük bir vicdan sorgulaması yapmadan hepimizin canını tehlikeye atmaları da gerçeğin ta kendisidir.
***
Bir devlet yasaları ve kurallarıyla vardır.
Birarada yaşamamızın temel şartı yasalara ve kurallara uymamızdır.
Aksi kaos ve anarşi demektir.
Eğer herkes kendi kurallarını yaratacak ve diğerlerine dayatacaksa orada çağdaş bir devlet değil mafya kurallarıyla yönetilen bir aşiret var demektir.
Dağ yolunda yaşanan kaza bize gösteriyor ki yollarda devletin kuralları değil para hırsıyla kör olmuş şahısların kuralları geçerlidir.
Baksanıza olay tepeden tırnağa yasadışı bir vaka.
***
Peki böylesi bir durum karşısında ne yapılmalıdır?
Sadece mahkemenin vereceği kararı beklemek ve o karara sığınmak aslında yasadışılığın devamına göz yummak demektir.
Çünkü mahkemelerden önce yönetenlerin yasa otoritesini tesis etme yükümlülüğü vardır.
Ne gibi mi?
Kaçak işçi çalıştırılmaması gibi.
Ehliyetsiz araç kullandırılmaması gibi.
Sigortasız araçların trafiğe çıkarılmaması gibi.
Eğer bir devlet bunları yapamıyorsa, yasalara uyulmasını sağlayamıyorsa devlet olmaktan çıkar.
Çünkü kendi yasaları ve kuralları değil, şahısların kuralları uygulanıyor demektir.
O zaman da devletin varlığı sorgulanır.
Tıpkı şimdilerde KKTC’nin varlığı sorgulandığı gibi.