Beni Sokmayan Yılan
14/04/2018
Başaran Düzgün
Önce Ziraat Mühendisleri Odası açıkladı ve uyardı, ardından Tarım Bakanlığı “gerekli tedbirlerin alındığını” duyurdu.
Sanırım bu uyarı ve açıklama içinde bulunduğumuz durumu yeteri kadar izah ediyordur.
Eğer anlamak isteyenler varsa tabii ki.
2 uçak gemisi, onlarca savaş gemisi, yüzlerce savaş uçağı ve sayısı tespit edilemeyen çok sayıda füze şuanda nerededir bilir misiniz?
Mağusa’nın 20 deniz mili açığında.
Suriye’ye mesafenin 80 deniz mili olduğunu tahayyül ederseniz yani tam da burnumuzun dibinde.
Bu askeri kuvvetlerin yarısına hükmeden Trump “bekle Rusya füzelerimiz geliyor” diye mesaj atıyor.
Bunun karşılığında Rusya bütün güçlerini Mağusa’nın 50 deniz mili açığına yığıyor.
Suriye’deki füze kalkanlarını savaş pozisyonuna getiriyor.
İngiltere füze fırlatma kapasitesi olan denizaltısını Suriye’yi vurma menziline gönderiyor.
O da Mağusa açıklarına demirliyor.
İngiltere ayrıca Kıbrıs’taki üslerine savaş uçağı yığınağı yapıyor.
Açıktır ki Suriye’ye yapılacak operasyonun kara bacağı üsler olacak.
Anlayacağınız adamız batmayan uçak gemisi olarak kullanılacak.
Zaten geçmişte de çok defalar kullanılmıştı.
Avrupa’da uçak seferlerini düzenleyen Eurocontrol “kesinlikle bölge üzerinde uçmayınız” diye notam yayınlıyor.
Bölgeden geçecek ticari gemilere “oradan uzak durunuz, rotanızı değiştiriniz” deniliyor.
Ve tüm bunlar olurken azınlıkta olan meraklılarımız televizyon başında olayları izlemeye çalışıyor, büyük çoğunluk da umursamaz bir şekilde günlük keyfine bakıyor.
“Beni sokmayan yılan bin yaşasın” felsefesiyle…
***
Ziraat Mühendisleri Odası haklı olarak ülkedeki temel ihtiyaç stoklarının kontrol edilmesi uyarısında bulundu.
Çünkü Mağusa Limanı’na gidecek gemiler herhangi bir çatışmada kesinlikle sefer yapamayacaklar.
Girne limanı ise büyük olasılıkla.
Füzelerin havada uçuştuğu, büyük güçlerin kapıştığı bir ortamda ticari gemilerin esemesi okunmaz.
Herşeyimizle dışa bağımlı olduğumuz için maazallah kıtlık falan başgösterir.
Tarım Bakanlığı “paniğe gerek yok, hertürlü tedbir alınmıştır” dedi.
İyi de etti.
Önceden tedbir almayıp da ortaya çıkan sorunların peşinde koşturmakla ünlü bir ülkede yaşıyoruz.
Bu açıdan Tarım Bakanlığı’nın aldığı tedbirler son derece değerlidir.
Her daim tedbirli olmalarında fayda vardır.
***
Fakaaatt!
“Beni sokmayan yılan bin yaşasın” felsefesiyle daha ne kadar devam edeceğiz.
Yılanı aslında koynumuzda besliyoruz.
Alenen “yardım ve yataklık” yapıyoruz.
İngiliz üsleri 1960 anlaşmalarına göre uluslar arası hukuka uygun olabilirler. Ama bu “uygunluk” o üslerde yapılacak faaliyetlerin bizim canımıza ve malımıza kastetme hakkı vermiyor Büyük Britanya Devleti’ne.
O kadar da legal ve büyük değiller.
“Kılımıza zarar gelirse söker atarız” deme cesaretini göstermeli tüm Kıbrıslılar.
Yani, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar.
Şimdi de söylemeyeceklerse onlara yılanlarla koyun koyuna yatma noktasında başarılar dilemek lazımdır.
Eee öyle “her koyun da kendi bacağından asılır…”