Hesaplar küçük, zararı büyük...

ads ads ads ads
09/08/2013

ads

Hasan Hastürer Hasan Hastürer


Eskiden, özellikle yaz dönemlerinden sokaklarda toz, toprağın oturması için kapı önleri sulanırdı.

Hatta belediyenin ilke yöntemlerle takviye edilen araçları akşamüzerleri yolları sulardı.

Yollar sulandığı an yükselen toprak kokusu, yasemin kokusu kadar meşhurdu.

Partilerde hala toz-toprağın oturması için bir çaba yok.

İç hesaplaşmalar toplumsal beklentilere yönelişin önünde engel.

Küçük hesaplardan uzaklaşamıyorlar.

Hesaplar küçük ama zararının büyük olacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

 

Her gün yazıyorum...

Gün içinde ne yazayım, diye sorgularım...

Kurumsal yapıların iyileşmesine katkı koymayı görev sayarım...

Yargıyla ilgili yazarken on kere düşünürüm... Yargıya olan güveni yerle bir edersek, orman kanunu uygulayıcılarının önünü açarız.

Sağlığı eleştirirken yapıcı olmaktan bir milim uzaklaşmak istemem. Çünkü, adada yaşıyoruz... Sağlığa güveni yaralarsak, devletin sağlık kuruluşlarından, ülkede var olan sağlık kuruluşlarından uzaklaşacak insanlara alternatifimiz ne olacak?

Siyasi yapının kurumsal yapılarını da korumamız gerektiğiniz bilincindeyiz...

Siyasal yaşamımızın profesyonellerini eleştiriyoruz...

Eleştirirken büyük keyif mi alıyoruz?

Kendi adıma söyleyeyim.
Asla keyif almam.
Neden?

Politikacıları eleştirirken, siyaset düşmanı konumuna düşme ve oradan da demokrasiye zarar verme korkusunu hep yaşadım.

Bu korkuyla da kıyasıya eleştirmedim...

Öldüresiye vurmadım.

***

Bu özeni siyaset dünyamız hak eder mi?

Elimi vicdanıma koyduğum zaman yanıtım tabii ki “hayır”dır.

Siyaset bütünlüklü çöküş yaşıyorsa bunun nedeni eleştirenler ya da eleştirilerin kaçan dozu değil, eleştirilmek için ne gerekirse yapanlardır.

***

Seçimin üzerinden iki hafta kadar bir süre geçti.

Mecliste temsil edilen partilere bakıyorum.

Partilerde, partilerin etrafında yaşananları görmek için, partilerden yükselen toz bulutunun dağılması gerekiyor.

Eskiden, özellikle yaz dönemlerinden sokaklarda toz, toprağın oturması için kapı önleri sulanırdı.

Hatta belediyenin ilke yöntemlerle takviye edilen araçları akşamüzerleri yolları sulardı.

Yollar sulandığı an yükselen toprak kokusu, yasemin kokusu kadar meşhurdu.

Partilerde hala toz-toprağın oturması için bir çaba yok.

İç hesaplaşmalar toplumsal beklentilere yönelişin önünde engel.

Küçük hesaplardan uzaklaşamıyorlar.

Hesaplar küçük ama zararının büyük olacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

***

Eski ve yeni kuşak siyasetçileri dinliyorum.

Ya da yazıp, çizdiklerini okuyorum.

Kurumsal yapıyı düşünen anlayışın ayak seslerini duysam mutlu olacak...

Daha doğrusu umutlanarak mutlu olacağım.

Bir bakıyorum, herkes daha yolun başında kendini BULUNMAZ HİNT KUMAŞI grubunda görüyor.

En disiplinli parti de bile Bremen Mızıkacılığına doğru koşar adım gidildiğini görüyorum.

Var olan kurumsal yapıya sahip çıkarak uygun platformlarda konuşmak yerine herkes tek başına manifestolar açıklıyor.

Herkes kendine göre tüm çıkış yollarını belirlemiş bile.

Herkes ustabaşı.

Herkes ebisdat..

Herkes anasının karnından HER ŞEY PROFESÖRÜ DOĞDU...

***

Pazartesi Meclis’te yemin töreni var...

Hazırlanan küçük hesaplı şovları izlemeye...

Kendilerini örgütsel yapıdan değerli görenler değerlerini, incir çekirdeğini doldurmayacak gerekçeli çıkışlarla öne çıkarmaya çalışacak.

Bunlar önyargı ürünü görüşler mi?

Hayır, önyargıyla alakası yok.

Öze değil, şekle dönük çıkışlar bu yazımın esin kaynağı.

***

Kıbrıs Türkü kültürel evrimle, yanlış alışkanlıkların üzerine yürüyemezse, genç kuşaklar yanlışın bayrağını daha dinamik şekilde taşıyacak.

Yanlışın bayrağı gönderlerden aşağı indirilmesidir önemli olan.

O bayrağı gönderde tutanın yaşı hiç önemli değildir.

Kıbrıs Türkü yıllardır bireysel öncelik ve kurtuluş peşinde oldu.

Atasözlerine bir bakınız...

Gemisini kurtaran kaptan...

Her koyun kendi bacağından asılır...

Beni sokmayan yılan bin yaşasın...

Tam da bu anlayışlarla seçim döneminde herkes, “Kendi gemisini kurtarma” peşinde.

Herkes, başkasını sokan yılanı dert etmiyor…

***

Seçim geride kaldı...

BKP hariç tim partilerde seçim yarışı diyerek tüm etik değerler çiğnendi.

Sandıktan çıkanların siyasi dokunulmazlığı, Meclis’te yemin etmeden önce parti içinde işlemeye başladı.

Kesip-biçmelerden rahatsız olanları dinleyen yok...

Yaşananların parti disiplinine, siyasi ahlaka ne kadar uygun olduğunu hiç bir parti yetkilisi ciddi olarak ele almayı düşünmez.

Düşünür görünenlerin yaptığı açıklamalarda günü geçirmek içindir.

İzleyin göreceksiniz.

Yaşanan rezilliklerden hiçbiri resmen saptanıp yaşatanlarla teşhir edilmeyecek.

Zaten, rahatsızlığın nedeninin kaybetmeyi hazmedememe olduğu söylenmedi mi? 

Günün sözü: Yanlışa verilen her taviz, bir sonraki yanlış davetiyesidir. 

09/08/2013 11:43
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hasan hastürer
MANŞETLER

HK Hasan Hastürer

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.