UBP’de kritik hesaplaşma…

ads ads ads ads
07/08/2013

ads

Hasan Hastürer Hasan Hastürer


Açık olarak belli oldu ki, UBP’de İrsen Küçük, çok yönlü yenilgiyi kabul edip, evin yolunu kolay kolay tutmayacak.

Sandıkta kalan ilk UBP Genel Başkanı oldu…

Küçük, kendini sandıkta bırakanları blok olarak karşısında kabul etti. Hatta daha ileri gidip karşısında olanları Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan talimat alanlar olarak niteledi.

***

İrsen Küçük, bir anlamda, “Ben giderim ama yanımda başta Eroğlu olmak üzere başkalarını da götürürüm mü?” diyor.

Olabilir. 
 

Açık olarak belli oldu ki, UBP’de İrsen Küçük, çok yönlü yenilgiyi kabul edip, evin yolunu kolay kolay tutmayacak.

Sandıkta kalan ilk UBP Genel Başkanı oldu…

Küçük, kendini sandıkta bırakanları blok olarak karşısında kabul etti. Hatta daha ileri gidip karşısında olanları Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan talimat alanlar olarak niteledi.

***

İrsen Küçük, bir anlamda, “Ben giderim ama yanımda başta Eroğlu olmak üzere başkalarını da götürürüm mü?” diyor.

Olabilir.

Ancak son 48 saatte yaşananlara bakıldığı zaman en başta belirlenen hedeften uzaklaşmadan yola devam ediliyor.

İrsen Küçük, genel seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklama ve verdiği mesajlarda, seçimde UBP’li görünüp DP-UG’ye çalışanlarla hesaplaşmayı öne çıkarmadı mı?

Evet, çıkardı.

Yeni vekillerin önemli bir kısmı buna karşı çıktı.

14 UBP milletvekili seçilmişliğin gücü ile Cumhurbaşkanı Eroğlu ile ilişkilerin yumuşamasından yana.

Bunu gören İrsen Küçük ve operasyonu yönetenler son kurultaydan gelen İrsen Küçük ağırlıklı UBP organlarını etkin konumda tutmayı tercih eğilimine girdi.

***

Dıştan bakıldığı zaman hedefe varılana kadar her türlü koşulda kavganın devamı isteniyor.

Amacı bir daha anımsayalım.

Bir… Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun etkinliğini kırmak.

İki… Eroğlu’nun etkinliği olmayan yeni UBP yaratmak.

Yeni UBP’de İrsen Küçük’ün yeri olacak mı?

Olması vazgeçilmez hedeflerden değil.

Önemli olan Eroğlu’nun etkinliğini kırmak, Eroğlu’na yakın kalmaya devam edenleri UBP’den silmek.

Bu noktada sonra UBP’den milletvekili kopmaları kabul edilir mi?

Evet, kabul edilir.

Sunat Atun, UBP’den ayrılacaksa, ayrılacak.

Ayrılırken UBP’den bir miktar isim de onunla DP-UG’ye gidecekse gidecek.

Atun gibi daha gitmek isteyen varsa gidecek.

Gidecek olanların bir sınırı yok mu?
Elbette var.

CTP ile koalisyon ortaklığında CTP artı UBP’nin otuz ve üzeri olması bir hedeftir.

***

Gidenler gidecek.

Kalanlar CTP ile koalisyonu kuracak.

Koalisyon ortağı UBP, kendini Eroğlu’suz toparlayacak.

Ankara’nın desteğiyle DP’ye giden taban payı da geri çekilmeye çalışılacak.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Eroğlu’nun Silihtar’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan uzaklaştırılması  halledilecek.

Tabii zaman içinde DP’nin de geriletilmesi sağlanacak.

Yani bir büyük taşla iki kuş vurulacak.

Bu yazdıklarım olabilir mi?

Olabilme olasılığı var. Ancak kıran kırana bir kavga olacağı kesin. Sonunda kim kazanır?

Bekleyip göreceğiz. 

 
Rol kesmekten yorulanlar…
 

Yaşar Ersoy, Kıbrıs Türk tiyatrosunda özel bir yere ve değere sahiptir.

Farklı düşünenin olduğunu da tahmin etmiyorum.

Meclis’te yaşananlarla ilgili, tiyatro benzetmesi yapınca, Yaşar arkadaşım telefon açıp, benzetme yerindeyse bir güzel haşlamıştı.

Ersoy haklıydı.

Meclis’te yaşanan kalitesizlikleri tiyatroya benzetmek hataydı.

Çünkü olayın bütününe tiyatro dersek, milletvekilleri de tiyatro sanatçısı yerine konuyordu.

Böyle olunca hem tiyatro sanatının bütününe hem de tiyatro sanatçılarına gerçekten hakaret eder sayılabilirdim.

***

Bu satırları yazarken de benzer yanlışa düşmemek için kelimeleri özenle seçme çabam var.

28 Temmuz Erken Genel Seçimleri’nin üzerinden bir buçuk haftalık bir zaman geçti.

Aday olanların büyük çoğunluğu kapı kapı gezmekten, herkese şirin görünme çabasından perişan oldu.

On gün önceki tavırlarıyla şimdiki tavırları arasındaki fark gözle görülecek kadar farklı.

Aslında toplumun ciddi çoğunluğu seçime yönelik sahte, maskeli yüzleri artık biliyor.

Surlariçi’nde kahvehane işleten bir Kıbrıslı Türk dün aynen şunları anlattı:

“Adam kapımızı seçimden seçime görür. Seçim için kapıdan içeri girince de her gün görüşürmüşüz gibi samimiyetle sarılmaya çalışır. Böyle davrananlara bana sarılma fırsatını hiç vermedim. Hatta limonatam meşhurdur. Limonata istedi, ‘Yoktur’ dedim. Bıktık artık bu iki yüzlü sahtekarlıklardan. Seçim biter ertesi gün gene eski günlere dönerler. Maskeler beş sene sonra yeniden takılmak üzere çekmeceye yerleştirilir. Bunlarda utanma yok…”

***

Bunu söyleyene “Haksızlık ediyorsun” diyemedim.

Çünkü, yüzde yüz haklıydı.

Uçan kuşa selam vermeye çalışanlar, sandıktan çıkar çıkmaz özlerine dönüyorlar.

Dün dinlediklerim ve genel gözlemlerim beni sorgulamaya yöneltti.

Seçim döneminde yirmi dört saat iletişim içinde olacakları insan daha doğrusu seçmen arayanlar nasıl olurda seçimin ertesi günü çevreye bu kadar duyarsız olabiliyor.

Yine bir vatandaş şunları söyledi: “Sandıklar kurulana kadar tüm telefonlara cevap verirlerdi. Sen çaldır, o meşgulse konuşması biter bitmez dönerlerdi. Şimdi artık telefonlara da yanıt vermezler. Mesaj atmanız da işe yaramaz. Seçim bitti, bir sonraki seçime kadar ne gelen olur ne giden. Hal hatır da sormazlar. Yazıklar olsun. Ancak böyle siyasetçilere yüz verip, adam yerine koyanlardadır kabahat. Bunları not edip, yüzlerine bile bakmamak gerekir...”

***

Seçilmişlerin, özellikle eski seçilmişlerin bu tür tavırlarını salt yorgunlukla izah edilebilir mi?

Rol kesmek yoruyorsa, evet… 

Günün sözü: 

Geciken tepki, daha ağır olur.
07/08/2013 11:21
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hasan hastürer
MANŞETLER

HK Hasan Hastürer

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.