Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliğinde bir dizi toplantı yapılmış.
Ticaret Odası, Sanayi Odası, Çiftçiler Birliği ve Hayvancılar Birliği yetkilileri davet edilmiş bu toplantılara. (En çok subvansiye kullanan sektörler)
Barış ve Demokrasi mitingine kontra “Anavatana destek” mitingi düzenlenmesi konuşulmuş.
Katılımcılar, bunun doğru bir adım olmayacağını belirtmişler.
Bir bildiri yayınlanması ve “Afrin operasyonuna” destek verilmesi, muhtarların Ankara’ya davet edilmesi falan tartışılmış.
Ne gibi bir sonuca vardılar bilmiyorum.
Bildiğim bir tek şey var o da Ankara’nın buradaki eylemleri “Türkiye karşıtı” olarak değerlendirdiğidir.
Böyle değerlendirildiği için de “Ankara yanlısı” olanları harekete geçirmeye çalışıyorlar.
“Kıbrıs Türkü Türkiye’yi artık Kıbrıs’ta istemiyor” şeklinde bir imajın oluşmasının önüne geçmeye çalışıyorlar.
Çalışıyorlar ama hata üstüne hata yapıyorlar.

***

Afrika gazetesinin “malum” yayınını abartılı bir şekilde Erdoğan’a raporlamak ve Erdoğan’a “kardeşlerimiz gereken cevabı verecek” açıklaması yaptırmak hatalar zincirinin birinci halkasıydı.
Cürmü kadar yer kaplayan Afrika’nın bu kadar üst düzeyde muhataplığa konu etmek tam da Şener Levent’in arzu ettiği birşeydi.
Sonrası ise tam bir felaket zinciriydi
AK Parti tarftarlarını, gözü dönmüş vandallar haline dönüştürüp önce Afrika gazetesini tahrip ettirmeye yönlendirmek sonra da Kıbrıs Türkünün egemenliğinin sembolü meclisi aşağılatmak ve nihayetinde cumhurbaşkanına saldırtmak elbette büyük bir öfkeye neden olacaktı.
Cuma günü düzenlenen ve kimsenin tahmin edemediği kadar kalabalıkların katıldığı Barış ve Demokrasi mitingini böyle değerlendirmek gerekir.
Öncesinde yaşananlara hiç girmeyeceğim.
Kıbrıs Türküne yaşatılan “hayat biçimini zorla değiştiriyorlar” travması ayrıca ele alınması gereken bir konudur.

***

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı aslında çok net bir dille meseleyi ortaya koydu.
Kıbrıs Türkünün demokratik, laik, farklı görüşe saygılı, hoşgörülü bir kimlikte olduğunu belirtti ve buna saygı duyulmasını istedi.
Devamında Ankara’nın da hassasiyetleri olduğunu ve özellikle Afrin operasyonundaki hassasiyetlerin iyi anlaşılması gerektiğini belirtti.
Afrin operasyonu konusunda Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunun farklı bir noktada olduğunu sanmıyorum.
Türkiye soluna yapıldığı gibi Kıbrıs Türk solunu da şiddet kullanan milliyetçi Kürt örgütlerin peşine takma çalışmaları beyhudedir.
Bu beyhutluktan kendine görev çıkarmaya çalışan ve Ankara’yı yanlış veya abartılı raporlarla dolduruşa getirmek de en tahrip edici olandır.
Yol yakınken bu yanlıştan dönülmelidir…