Guterres belgesi meselesi ve durum tespiti

ads ads ads ads
06/05/2018

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Kıbrıs konusunda her zaman çözümden yana oldum.

Kıbrıs’taki belirsizlik ortamının bir an önce ortadan kalkmasından yana.

Belirsizlik Kıbrıs Türklerini olumsuz yönde etkiliyor.

Hepimizin hayatına ciddi zorluklar getiriyor. Zarar veriyor.

Kısacası, Kıbrıs meselesinin devam ediyor olması, Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukun bir parçası olamamasına, izolasyonlara maruz kalmasına ve sonuçta bedeller ödemesine neden oluyor.

Bunun için Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması şart.

Federal ya da başka bir model.

Çözümün adı önemli değil.

Önemli olan belirsizliği ortadan kaldıracak, bizi uluslararası sistemin bir parçası haline getirecek bir çözümün bulunmasıdır.

Elbette ki bu çözüm Kıbrıslı Rum ve Türklerin karşılıklı olarak kabul edebilecekleri bir çözüm olmalı.

Ama biz Kıbrıs’ta her geçen gün çözümden uzaklaşıyoruz.

Umutları tüketiyoruz.

Bunun en temel nedenlerinden biri başarısızlıkla sonuçlanan müzakereler.

Sonuç alınmadan, daha başlamadan ölen çözüm girişimleri.

En büyük kırılma Annan Planı referandumu sonrasında yaşandı.

Annan Planı referandumunun sonucu Kıbrıs Türkü için büyük bir travma yarattı.

Annan Planı sonrasındaki kırılma kadar olmasa da bir kırılma da Crans Montana’daki Kıbrıs Konferansı’nın başarısızlıkla sonuçlanması sonrasında yaşandı.

O süreç gerçekten çözüm için çok büyük bir fırsattı.

Ama olmadı, çözüm gelmedi.

Şimdi o başarısızlıkla sonuçlanan, ölen ve öldüğü ilgili tüm taraflarca deklere edilen Crans Montana sürecinde BM Genel Sekreteri tarafından ortaya atılmış olan görüşler yeniden gündeme getirildi.

Bu görüşlerin ne olduğu konusunda tarafların farklı yorumları var.

Ve farklı yorumlanan bu görüşlerin stratejik bir anlaşmaya dönüşmesi çağrısı var.

Ölmüş bir sürecin içinde, yok hükümünde değerlendirilen görüşlerden bir stratejik anlaşma çıkabileceği doğru bir yaklaşım değildir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs müzakerelerini Kıbrıs Konferansı sürecine kadar taşıyan çabalarını ve o süreçlerde gösterdiği cesaret ve liderliği yakından izleyip destek veren biri oldum.

Kıbrıs Konferansı’nın toplanması ve başarısızlıkla sonuçlanmasına kadar olan sürecin her aşamasını çok yakından izledim.

O süreç başarısızlıkla sonuçlandı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bundan sonra ortaya çıkacak yeni bir sürecin farklı olması, farklı kurgulanması gerektiği ancak bu şekilde Kıbrıs müzakerelerinin başarıya ulaşabileceği yönünde açıklamaları oldu.

Müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için Rum tarafında köklü bir zihniyet değişimi yaşandığına dair somut adımlar atılması çağrıları da…

Ama şimdi Guterres belgesini gündeme getirerek yaptığı çıkışla dün söylediklerinden çok farklı bir yaklaşım ortaya koyuyor.

Hükümeti, KKTC Meclisi’ni ve Türkiye’yi yanına almadan, yangından mal kaçırır gibi, bitmiş bir sürecin içinden bazı görüşleri esas alarak bundan bir çerçeve anlaşması çıkarma çabası doğru bir çıkış olmadı.

Bu bizi çözüme taşıma olasılığı olan bir yol değildir.

Bizi ancak bildik, denenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanan diğer süreçler gibi sonuç alınmayacak bir kısır döngünün içine sokacak. Hapsedecek ve zaman kaybettirecek.

İlk bakışta bazılarımızın alkışladığı bu çıkış, sonunda bizi çözümden hem de federal bir çözümden çok daha uzak bir noktaya getirecek.

Başarısızlıkla sonuçlanan iyi ve doğru kurgulanmamış her girişim, toplumdaki çözüm umutlarını köreltir ve hepimizin taşıdığı ortak kaygıların daha da büyümesine neden olur.

Şimdi de öyle bir yola giriliyor.

Başbakan Tufan Erhürman’ın ve Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay’ın bütün itiraz, uyarı ve tepkilerine rağmen…

Meclis eski Başkanı Sibel Siber’in ‘Meclis’ten onay alınmadan böyle bir adım atılamaz’ uyarısına kulak tıkayarak.

Cumhurbaşkanı, bu yanlışında ısrar ederek tek başına yürüyor.

Sırf kendi taşıdığı kaygılar nedeni ile toplumu bunlardan koruma adına, herkese rağmen adım atan Cumhurbaşkanı Akıncı, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın ‘Aslında endişelerinin hayata geçeceği bir yola girdiği’ yönünde ona yaptığı uyarıları da dikkate almadı.…

Herkesi bir tarafa iterek girilen bu yolda niyetin ne olduğunu sorgulamak çözüm karşıtı olmak değildir.

Ne Tufan Erhürman, ne Kudret Özersay ne de Serdar Denktaş ile Sibel Siber çözüm karşıtıdır.

Önemli olan ortak akılla hareket etmektir. Önemli olan artık somut sonuçlar üretecek adımlar atmaktır.

Öyle görünüyor ki, Cumhurbaşkanı şu anda ortak akla karşı kendi başına bir yola girdi ve gidiyor.

Bunu söyleyip yazmak da çözüm karşıtlığı değildir.

Bir durum tespitidir.

O kadar…

06/05/2018 09:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: mete tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.