Tren rayda ama umut yok

Kıbrıs konusunda bir arpa boyu yol kat edilemedi.

ads ads ads ads
27/01/2020

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Kıbrıs Konusunda 2020 yılında neredeyiz?

3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun imza koyduğu 11 Şubat 2014 belgesi müzakere süreci açısından önemli bir belge idi.

Bu belgeye imzaların atılmasının üzerinden altı yıl geçti.

Ama Kıbrıs konusunda bir arpa boyu yol kat edilemedi.

Hatta geriye gidildi.

Mustafa Akıncı’nın 2015 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ivme kazanan Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışları Crans Montana’da toplanan Kıbrıs Konferansı’nda başarısızlıkla sonuçlandı.

Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades’in ‘Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini halkının hazmetmeye hazır olmadığını’ söyleyerek masadan kaçması sonrasında aslında yeni bir döneme girildi.

Federal çözüm arayışları için son fırsat olduğu ısrarla vurgulanan İsviçre’deki görüşmeler de böylece başarısızlıkla bitti.

Kıbrıs konusunda en son Berlin’de Kasım 2019’da liderler 3’lü bir görüşmede bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ifadesi ile ‘devrilen trenin yeniden raya oturtulduğu’ bu buluşmadan maalesef sorunun çözümüne dönük bir şey çıkmadı.

Zaten çıkması da beklenmiyordu.

Kıbrıs meselesinde bir ilerleme ancak ilgili beş tarafın da bir masa etrafına oturarak ortak bir vizyon konusunda buluşması ve anlaşması ile sağlanabilir.

Bunun için de şartlar bellidir.

Öncelikle beşli bir toplantının gerçekleşmesi gerekir.

Böyle bir toplantının gerçekleşmesi halinde, Ada’nın geleceğine dair taraflar arasında ortak bir vizyon olup olmadığı eksersizi yapılacak. Niyetler not edilecek. Buradan bir mutabakat çıkması halinde süreç ilerleyebilecek.

Böyle bir toplantının olabilmesi için de öncelikle ilgili beş tarafın da buna olur vermesi gerekecek.

Kıbrıs Türk tarafı için bu konuda Türkiye ile yapacağı işbirliği çok ama çok önemli.

Bunun için de Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye ortak bir zeminde uzlaşmalı ve ortak bir vizyona sahip olmalı.

Kıbrıs meselesi yaşanan gelişmelerle birlikte uluslararası boyutu olan bir meseledir.

Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının tek başlarına uzlaşmaları meselenin çözümü için yeterli değildir.

Kaldı ki zaten bu konuda bir uzlaşma ve ortak vizyon da yoktur.

Rum tarafı Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve dönüşümlü başkanlığı kabul etmiyor.

Siyasi eşitlikle garantiler meselesini eşleştirerek müzakere etme arayışında.

Bu mümkün değil!

Gelinen noktada net olan bir şey var, o da müzakerelerin Carns Montana’da kaldığı yerden başlamayacağıdır.

3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun imza koyduğu 11 Şubat 2014 belgesinde Kıbrıs konusuna ilişkin net olan unsurlar vardı.

Söz konusu belgede tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık gibi konularda bir müzakere olmayacağı ve bunların taraflarca kabul edildiği kayıt altına alınmıştı.

Müzakereler bir gün yeniden başlayacak ise, o zaman Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliği ve dönüşümlü başkanlık konusu da mutlaka önceden net bir şekilde kayıt altına alınmalıdır.

Bu konuların yeniden müzakere masasına gelmesine gerek bırakmayacak bir şekilde…

Tabii ki ada üzerindeki Türk-Yunan dengesi meselesi de yaşanan son gelişmelerle birlikte çok daha fazla önem kazanan bir konu haline geldi.

Bu konuda da müzakerelerde tartışmaya yer bırakmayacak şekilde önceden adım atılmalıdır.

Kıbrıs konusunda 2020 yılında gelinen noktada ihtiyacımız önce Türkiye ile özellikle Kıbrıs konusunda yaşanan görüş ayrılıklarını giderebilecek olan bir Cumhurbaşkanıdır.

Bu Akıncı, Tatar, Erhürman, Özersay, Arıklı ya da bir başkası, hiç fark etmez. Kıbrıs sorununu çözecek beş imzadan birinin Türkiye olduğu unutulmamalıdır.

Türkiye’nin İsviçre’deki beşli zirvenin toplanması için ortaya koyduğu yapıcı çaba, bizzat sayın Akıncı tarafından defa defa takdir edilmiştir.

Ancak Türkiye ile uyumlu çalışabilecek bir​ Cumhurbaşkanı ile beşli toplantının önü açılabilir. Ve müzakere sürecinin yeniden başlayıp başlamayacağı eksersizleri yapılabilir.

Aksi durumda 2014’ün de gerisine gideceğimiz bir döneme girilir.

Özellikle bu ada üzerinde çözümü savunan çevreler böyle bir şey istemez.

Meselelere gerçekçi ve akılcı bir şekilde bakmak ve geleceği doğru şekillendirecek adımlar atmak gerekir.

Berlin zirvesi treni raya geri oturtmanın dışında bir şey sağlamadı.

Akıncı dönemi Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarını Eroğlu’nun bıraktığı yerden daha geri bir noktaya götürdü.

Müzakere masasında son beş yıl içinde yaşananlar 2014’te yeşeren umutları öldürdü.

Bir durup düşünün, 2014’te mi yoksa şimdi mi çözüm konusunda daha çok umut taşıyorsunuz?

Şimdi yeni bir şeyler söyleyip yapabilecek ve umutları yeniden yeşertecek liderlik ve adımlara ihtiyaç vardır. 

Boş vaatler ya da algılar yaratacak söylemlerle bir yere varılamaz.

Son beş yıl bize neyin nasıl olamayacağını gösterdi.

Şimdi bundan dersler çıkararak yeni bir şeyler yapmak zorundayız.

Yenilenmek ve değişmek...

27/01/2020 13:20
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: mete tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.