Kavga değil daha yakın bir işbirliği şarttır
02/10/2020







Mete Tümerkan
Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gidiyoruz.
Artık seçime çok az bir zaman kaldı.
Adaylar Kıbrıs konusuna ilişkin tezlerini ortaya koyarken nasıl bir çözüm modeli öngördüklerini halkla paylaşıyorlar.
Bir taraf masada federasyon modeli bir çözümün olduğu ve bunun dışında gerçekçi bir çözüm modeli olmadığı iddiasında.
Diğer taraf ise federal çözümün artık masada olmadığı…
Aslında ortada bir masa yok!
Rum tarafının 2017 yılında Crans Montana’da masayı devirmesi sonrasında ortada ulaşılması mümkün bir model kalmadı.
Rum Lider Anastasiades Crans Montana’da halkının Kıbrıs Türkleri ile yetki paylaşımına gitmeye, onların eşitliğini kabul etmeye razı olamayacağını söylemişti..
Yani federal çözümü halkının istemediğini…
Ve bunu söyleyerek masadan kaçmıştı.
Yıl 2020 oldu.
Kıbrıs meselesine çözüm arayışlarında 60 yıl geride kaldı.
60 yılın çok önemli bir bölümünde federasyon müzakere edildi.
Bunun için binlerce görüşme yapıldı, yüzlerce diplomat ve siyasetçi masalarda dirsek çürüttü.
Dünyanın çok değişik merkezlerinde görüşmeler yapıldı.
Liderler değişti ama sonuç değişmedi.
Türk tarafı ısrarla ve inatla federal çözümü zorladı.
Rum tarafı ise bundan hep kaçtı.
Bir 60 yıl daha aynı yöntemlerde ısrar bir şeyi değiştirmeyecek.
Çünkü Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafıyla hiçbir şey paylaşmak istemiyor.
Kendisini adanın ve adaya ait tüm kaynakların tek sahibi olarak görüyor.
Mevcut koşullar değişmediği sürece de bu yaklaşım ve anlayışını değiştirecek değil.
Annan Planı referandum süreci aslında her şeyin net olarak anlaşılması için çok iyi bir örnek.
Türk tarafının ezici bir çoğunlukla uluslararası aktörlerle birlikte hareket ederek ‘evet’ dediği Annan Planına Rum tarafı ezici bir çoğunlukla ‘hayır’ dedi.
‘Hayır’ demesi sonrasında da yoluna devam etti.
Kıbrıs Türkü için hiçbir şey değişmedi.
Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıslı Türklere dönük uygulanan izolasyonların artık anlamını yitirdiği ve kalkması gerektiği yönünde hazırladığı rapor, Güvenlik Konseyi tarafından dikkate alınmadı.
Tozlu raflarda çürümeye terk edildi.
Crans Montana’da Rum Liderin masayı devirmesi de Kıbrıs Türk tarafı lehine bir şeyi değiştirmedi.
Crans Montana’dan sonra Rum tarafı tek yanlı adımlar atarak Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp etme girişimlerini sürdürdü.
Adanın çevresindeki hidrokarbon zenginlikleri meselesinde yeni oldu bittiler yaratma uğraşı içine girdi.
Gerginliği tırmandıracak her ne varsa yaptı.
Bu arada Yunanistan da devreye girdi.
Türkiye’nin hak ve çıkarlarını gasp edecek adımlar atmaya çalıştı.
Kısacası ortalık iyice bir karıştı.
Bu karışık ortam içerisinde Kıbrıs Türk tarafı Türkiye ile birlikte hak ve çıkarlarını koruma adına önemli adımlar attı.
Türkiye araştırma ve sondaj gemileri ile hem sahada hem de diplomatik alanda oldu bittilere izin verilmeyeceği mesajını verdi.
Gelinen aşamada Türkiye ile KIbrıs Türk’ünün çok daha yakın işbirliği içerisinde çalışması gereken bir döneme girildi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamasında bunu net bir şekilde ortaya koydu.
Çavuşoğlu, Rum tarafının Türk tarafıyla hiçbir şeyi paylaşmak istemediğini belirterek, "Paylaşmak isteseydi, şu hidrokarbon zenginliklerinin paylaşımı konusunda bir çözüme yanaşırdı. Yanaştı mı? Hayır, yanaşmadı. O nedenle, biz federasyon istiyoruz, istemiyoruz ondan dolayı değil. Gerçekçi olmak istiyoruz. 100 sene, 1000 sene daha federasyon için müzakere edelim, yine olmayacak." dedi.
Bundan sonra zaman kaybına tahammülleri olmadığını ve Kıbrıs meselesinin, hem KKTC hem de Türkiye için çok önem taşıdığını dile getiren Çavuşoğlu, "Bizim bundan sonra çok daha yakın iş birliği içinde çalışmamız lazım. Biz her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduk. Bundan sonra da Kıbrıs Türk halkının yanında olacağız." dedi.
Sonuç olarak 11 Ekim günü kurulacak sandık Kıbrıs Türkü için önemli.
Kıbrıs Türkünün Türkiye ile kavga etme lüksü yoktur.
Seçimler gelip geçicidir.
Birileri seçimde avantaj elde edecek diye Kıbrıs Türkünü kaybedeceği kesin olan kavgaların içine sokmaya çalışmaktadır.
Bu doğru değildir.
Bölgede yaşanan gelişmeler dikkate alındığında Kıbrıs Türkünün ihtiyacı Türkiye ile her zamankinden daha yakın ve işbirliği içinde olmaktır.
Bu yönde hareket etmektir.
Devrilen masa ancak bu birliktelik sağlanarak yeniden çözüm odaklı bir anlayışla kurulabilir.
Yoksa gerisi boş hayaldir.
- Anastasiades’in Maraş rahatsızlığı
- Haber Kıbrıs büyümeye devam edecek
- Bir de böyle deneyelim
- Rahat uyu babam
- Diplomasi’nin yeniden kurgulanması ve Antalya forumu
- Guterres’e Rum engeli
- Eşitlik müzakere konusu değil
- Boş konuşmalara ve ağlaşmaya devam
- Ercan Havaalanı ve değişim
- Müzakereler için zemin yok
- TÜM YAZILARI için tıklayınız
