Kıbrıs Sorunu: Umut En Son Ölür

ads ads ads ads
07/02/2018

ads

Başaran Düzgün Başaran Düzgün


Özdil Nami’nin müzakerecilik görevini bırakıp da yeni kabinede bakan olması “görüşmelerden ümit kesildi” şeklinde yorumlandı.

Doğrusu benzer refleksi ben de gösterdim.

Cumhurbaşkanı Akıncı hepimize yanıt verdi:

“50 sene daha müzakere yapacak halimiz yok, yeni müzakereci atamayacağım.”

Akıncı’ya göre görüşülecek herşey görüşüldü, müzakereler tamamlandı, artık irade ortaya koyup karar verme zamanıdır.

Bu arada Özdil Nami’nin müzakerecilik süresince ek bir ödenek almadığını ve sadece milletvekili maaşı ile devam ettiğini öğrendik.

Doğrusu takdir etmek gerekir.

Her türlü  makamı parasal rant kapısı olarak görmenin bu denli yaygınlaştırdığı bu ülkede, Özdil Nami örnek bir davranış sergiledi.

Beş kuruş almadan, iş yükü ağır ve stresi çok fazla bir görev yerine getirdi.

                                                                                                              ***

Rum tarafındaki başkanlık seçimlerini biz Kıbrıs sorunu üzerinden okumaya çalıştık ve galiba bir hayli yanlış yaptık.

Bizde çok kullanılan deyim ile “aslında “Güney cephesinde değişen bir şey yok.”

AKEL’in adayı Malas ikinci kez Anastasiadis ile yarıştı ve sonuç ilk yarıştan farklı olmadı.

Rum seçmen Hristofyas döneminin bedelini hala AKEL’e ödetmeye kararlı görünüyor.

Hristofyas, zaten çözmeye niyetli olmadığı Kıbrıs sorunuyla ilgili kendine yüklenen ümitleri tüketmenin yanında bizim farkında olmadığımız “ülke yönetimiyle” ilgili fiyasko icraatları hala konuşuluyor.

 Bunun elbette bedelini AKEL ve Malas ödeyecekti.

Bu sonuca şaşıranlara hayret ettim doğrusu.                                                                                                              

Biz ısrarla “ret cephesi, çözümsüzlük cephesi” deyip duruyoruz da Rum halkı arasındaki isimleri ve algıları “Merkez Partiler” olarak geçiyor.

Yani, Kıbrıs sorunundan çok Rum iç politikasındaki pozisyonları ile konumlandırılıyorlar.

Oğul Papadopulos, kendinden beklenmedik bir zeka ortaya koyarak dört-beş tane partiyi kendi etrafında birleştirdi ve iki büyük parti AKEL ile DİSİ’ye kafa tutmaya çalıştı.

Beceremedi.

Bir Amerikalı gazetecinin dediği gibi; “Rum seçmen partisine o kadar tutucu bir şekilde bağlıdır ki ne olursa olsun partisine oy verir…”

Evet, Rum seçmenin büyük çoğunluğu DİSİ ve AKEL’e oy verdi.

Sonuçta AKEL kaybetti DİSİ kazandı.

Mesele bu kadar basittir.

                                                                                                              ***

Gelelim Kıbrıs sorununun akıbetine.

Bu köşenin yazarı gibi Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu elbette umut yoksunudur.

Ama durum böyledir diye umudunu da terk etmiş değildir.

Çünkü “umut en son ölür…”

Konuyu diplomatik kıvraklığa büründürmeden izah etmek gerekir.

Eğer her iki taraf da verilecek tavizlerin azamisini verip, ortak bir noktada uzlaşıp, bir anlaşma metni ortaya çıkarıp, bunu da kararlılıkla savunurlarsa, Kıbrıs adasında barış ve ortak yaşamın kapıları açılmış olur.

Aksi, liderlerin beklemediği, halkların da çok şaşırıp gerileceği mecralara doğru sürükleneceğiz.

Konu “Kıbrıslıların” konusu olmaktan çıkacak.

“Kıbrıslılar” artık konunun öznesi olmayacak.

Bu durumu da artık herkes iyi bellesin…

07/02/2018 10:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: başaran düzgün
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.