ÖZEL SEKTÖRE ÇAĞRIMDIR, Çaresiz Değilsiniz, Çare Sizsiniz!

ads ads ads ads
13/06/2020

ads

Birikim Özgür Birikim Özgür


Hayvanat bahçelerinde koskocaman fillerin küçük bir zincirle ayağından bağlı olduğunu görüp şaşırırsınız.

Fil yeni doğduğunda ayağına bir zincir takılır ve bu zincir kazığa bağlanır.

Zinciri koparmaya çalışır ama başaramaz ve onunla yaşamayı öğrenir.

Büyüdüğünde aslında o zinciri koparabilecek gücü vardır ama denemez bile.

Öğrenilmiş çaresizlik dedikleri mevzu bu.

Davranışları düşünceler belirliyor!

Covid-19 salgınında devlet neredeyse tüm ekonomik faaliyetleri durdurdu.

Kararın çıkış noktası sağlık olduğundan kimse buna itiraz etmedi.

İşletmelerin gelirleri azaldı.

Özel sektör çalışanları işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı.

Doğal olarak ana gelir kalemi halktan topladığı vergiler olan devletin de gelirleri azaldı.

Topyekûn bir fakirleşme yaşandı.

Sağlık her şeyin başı olduğundan Kıbrıs Türk halkı kaderine razı oldu.

Şimdilerde kademeli bir yeniden açılma süreci yaşıyoruz.

Kapanırken yaşanan silsileyi tersyüz ederek açılma sürecinde neler yaşanacağını açıklarsak;

Ekonomi durduğunda gelirleri azalan işletmeler kademeli olarak ayağa kalkacak.

Çalışanların işini kaybetme riski bertaraf edilecek.

Devletin gelirleri tekrardan eski seviyesine ulaşacak.

Ekonomik faaliyetleri durduran devletten beklenti bu süreci yönetmesiydi.

Tamamen kapalı olduğumuz dönemde işletmelerin batmaması ve çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için devletin gerekli desteği sağlaması şarttı.

Açılmaya başladığımızda ise yine işletmelerin ayağa kalkabilmesi için devlet, devletliğini göstermek mecburiyetindeydi.

Açılabilmenin gereği olan güçlü sağlık sistemini ve işletmelerin yeniden faaliyete geçebilmek için ihtiyaç duyduğu can suyunu devletin sağına soluna bakmaksızın sağlamak gibi bir mükellefiyeti vardı.

Ancak bu sayede devletin gelirleri tekrardan eski seviyesine ulaşabilecekti!

Görevdeki hükümet bu silsileyi önemsizleştirdi ve yalan üzerine inşa ettiği bir kriz yönetimden medet umdu.

Yeniden açılma için sağlıkta gerekli kararlar ve yatırımlar geciktirildiği halde hükümet dört elle sıfır vaka propagandasına sarıldı.

Bu yetmezmiş gibi kendi gelirlerini eski seviyesine çıkarabilmek için işletmeleri ve özel sektör çalışanlarını koruyup kollaması gerektiği halde “nasıl olsa bunlar ses çıkarmaz” diyerek siyaseten kısa günün kârına odaklandı ve temin edebildiği tüm ilave kaynakları kamu sektörüne yönlendirdi.

Hükümetin “nasıl olsa bunlar ses çıkarmaz” yaklaşımının altında yatan sebep öğrenilmiş çaresizliktir.

Yıllardır kaynakların kısıtlı olduğu o kadar çok konuşuldu ki bugün de işletmeler ve özel sektör çalışanları “nasıl olsa devletin bizi destekleyecek gücü yok” diyerek adaletsiz muameleye razı olmaktadır.

Kaynaklar kısıtlı falan değildir...

Covid-19 krizi nedeniyle Türkiye TMSF’deki 38 milyon doların KKTC tarafından kullanılmasını onayladı.

Söz konusu 264 milyon TL çok yanlış bir kararla sadece kamu sektörü için kullanıldı.

Başbakanın ifadesiyle, Türkiye’nin hazinemize yaptığı 1 milyar 150 milyon TL’lik kredi desteği de bütçede öngörülen harcamalar için kullanılacak ve başka türlü düşünülemez bile!

Niye düşünülemezmiş?

“Altta kalanın boynu kopsun” zihniyeti bu halkın kaderine mi yazılmıştır?

Devlet gelirlerindeki düşüşe rağmen kamu kesimi hiç kriz yaşanmamış gibi tüketmeye devam edecek ama işletmelerin ve özel sektör çalışanlarının bugünü belirsizliğe, geleceği de karanlığa mahkûm edilecek ha?

Hadi oradan!

Covid-19 nedeniyle temin edilebilen ilave kaynak miktarı toplamda 1,5 milyar TL’yi buluyor.

Hükümet derhal sağlık sistemini güçlendirmek için hazırladığı yol haritasını ve bunun maliyetini kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Geriye kalan miktarı da sektörlerin GSYİH içindeki payına bakarak hızlıca can suyu olarak işletmelerin ve özel sektör çalışanlarının kullanımına sunması gerekiyor.

Kamu hizmetlerinin GSYİH içindeki payı % 14-15 ya vardır ya yoktur.

Eğer bu ilave kaynağın sektörlere göre dağılımında herhangi bir sektöre daha az veya daha çok destek sağlanacaksa bunun mutlaka rasyonel bir açıklaması olmalıdır.

İkinci paket işte bu dengesizliği ortadan kaldırabildiği oranda etkili olabilecektir.

Yani ya temin edilen ilave kaynak adil şekilde sektörlere pay edilecektir ya da kamu sektörüne 1,5 milyar TL ayrılacaksa diğer sektörleri desteklemek için 10 milyar TL’lik bir paket hazırlanacaktır.

Bugün itibariyle temin edilebilen ilave kaynağın tamamını hiç kriz yaşanmamışçasına kamu sektörünün tüketmeye devam etmesi için kullanacağı anlaşılan Hükümet unutmamalı ki vergi gelirleri hızla toparlanmazsa KKTC kısa sürede resmen batacak ve 1-2 yıl içinde haraç mezat satılacaktır!

Bunu engelleme görevi enayi yerine konan sektörlere ve çalışanlarına düşüyor.

Kaynak orada duruyor…

Öğrenilmiş çaresizliği yenip gök kubbeyi başlarına yıkmaksa çare;

Çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz!

13/06/2020 11:24
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: birikim özgür, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK Birikim Özgür

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.