Taşıma Suyla Değirmen Döndürme Dönemi Kapandı Gibi

Artık kendi ayaklarımız üzerinde duracağız.

ads ads ads ads
24/07/2019

ads

Birikim Özgür Birikim Özgür


Uzun zamandır Türkiye ile mali yardım ilişkimiz askıdaydı.

20 Temmuz’da imzalanan anlaşmayla 1,250 milyonluk hibe ve kredi desteği için hukuki zemin oluştu.

Anlaşmada en dikkat çekici husus bütçe açığına destek içermiyor oluşu.

Grafikten de görüleceği üzere son 10 yılda Türkiye’nin bütçe açığımıza katkısı giderek azalarak sıfırlandı.

Bu toplumsal açıdan çok önemli bir eşik…

Kıbrıs sorununun çözümünden sonra en iddialı toplumsal hedefimiz kendi kendine yetebilen bir sisteme kavuşmaktı.

Bunun birinci bacağı cari harcamalarımızı yerel gelirlerimizle karşılayabilmemizdi.

Ne mutlu ki bugünleri gördük.

Bütçe açığına katkı meselesi iç siyaset açısından da kritikti.

“Dörtlü koalisyon bozuldu, UBP-HP hükümeti kuruldu, Türkiye para musluğunu açacak” diyenler yanıldı.

Türkiye iki devletin birlikte belirlediği hedeften uzaklaşmadı.

Umarım 2020-22 dönemi için hazırlanacak protokolde de bu konuda geri adım atılmaz.

Kuşkusuz bu durum iç siyasette çıtayı yükseltecek.

Birtakım detaylar üzerinden popülist bir muhalefet anlayışıyla yol almaya çalışacak siyasi partiler büyük resmi kaçıracak.

İşin gerçeği şu ki bütçe açığına sıfır TC katkısı ile birlikte bütçe açığı sorunumuzla baş başa kaldık.

Yılsonu itibariyle gelirlerin giderleri karşılayabilmesi için siyasi iradeye ihtiyaç var.

Mali disiplini yeniden sağlama yönünde hükümet kararlılıkla hareket etmek durumunda.

İktidara talip partilerin de bütçe açığını kapatma konusunda somut öneriler yapması gerekiyor.

“Şu tedbire biz karşıyız ama bütçe açığını kapatmak için alternatif olarak şu adımların atılmasını öneriyoruz” denilmesi çok önemli.

Taşıma suyla değirmen döndürme devri kapanmış gibi görünüyor.

İlerleyen süreçte sorunları sahiplenip çözüm önerilerini inandırıcı bir biçimde halkla paylaşabilen partiler “kurtarıcı” rolünü üstlenebilecek.

Bağımlılığa bağımlı kesimlerin manipülasyonlarına kanıp da ülke gerçeklerinden uzaklaşacak partiler ise inandırıcılık sorunları ile karşı karşıya kalacak.

KKTC’nin makroekonomik göstergelerine bakıldığında en acil çözülmesi gereken iki temel sorun bütçe açığı ve yüksek enflasyondur.

Bu iki temel sorunun çözümü için kamu giderlerini azaltıcı birtakım tedbirlere ihtiyaç var.

Daha da önemlisi bu tedbirlerin kamu ücret politikasında birtakım düzenlemeleri de içermesi gerekiyor.

Aksi takdirde enflasyon sarmalından çıkılamaz.

İmzalanan anlaşmada en büyük eksiklik makroekonomik hedeflerin belirtilmemiş olması.

Anlaşmanın ekinde bir Reform Eylem Planı var.

Ancak bu planın bizi hangi hedeflere yakınlaştıracağına dair herhangi bir açıklama yok.

Belli ki bu bir yıllık protokol dostlar alışverişte görsün anlayışıyla hazırlanmış.

Çok büyük ihtimalle de yılsonuna kadar bu planda belirtilen hususlarda bir ilerleme sağlanamayacak.

Çünkü UBP’nin reformlara odaklanabileceğine dair pek bir işaret yok.

Makam kavgaları, tehditler, istifa dedikoduları almış başını gitmiş.

Hükümetin reform gündemine odaklanamamış olması nedeniyle anlaşmada öngörülse de 75 milyon tutarındaki reform destek ödeneğinin KKTC hazinesine girebileceğine dair inanç çok düşük.

Bu nedenle hükümet kadar muhalefetin de bütçe açığı konusundaki yaklaşımlarını dikkatle izlemekte yarar var.

Çünkü bugünün muhalefet partilerinin birkaç ay sonra iktidara gelme olasılığı oldukça yüksek.

Ancak halkın siyasi krizi aşmak adına sergileyeceği tutumun mali krizi aşma iradesiyle örtüştürülememesi halinde dağın fare doğurması işten bile değil.

Bu işin şakası yok.

Artık kendi ayaklarımız üzerinde duracağız.

Türkiye’nin bütçemize katkıları yıllardır zehir etkisi yapıyordu.

Rehavete sebep olan “açığımızı nasıl olsa Türkiye kapatır” kolaycılığı kronikleşen sorunlarımızı çözmekten bizi alıkoyuyordu.

Şimdi istikrarsızlığın istikrar doğuracağı değişik bir siyasi süreç bizi bekliyor.

Ne mutlu ki siyasetimizin ve kamu yönetimimizin bu zorlu ıslah sürecinde Türkiye Kıbrıs Türk halkının yanında olacağının işaretini verdi.

Anlaşmayı müteakip KKTC’ye 750 milyon hibe yardımı kullandırılıyor.

Bu yardım zehir değil ilaç etkisi yapacak.

Kâğıt üzerinde bütçe açığını etkilemeyecek ancak geçmişte yerel gelirlerle karşılanan savunma giderlerinin kasaya düşmesiyle birlikte kış aylarında bozulan yolların tamiri ya da devletin iç piyasaya olan borçlarının kapatılması gibi birtakım kamu harcamaları için nakit imkânı doğacak.

Yarım kalan büyük altyapı yatırımları yeniden başlayacak, reel sektör destekleri tekrardan canlanacak.

Yinelemekte yarar var:

Büyük resme odaklanmak çok önemli…

Reform Eylem Planındaki birkaç faaliyeti cımbızla çekip muhalefet edermiş gibi görünerek esasta mali kriz koşullarını savunmanın toplumsal fayda doğurmayacağı çok net.

Bu aşamada artık siyasi irade sergileyip kamumuzu iyileştirmek, Türkiye’nin sunduğu hibe desteklerinin ülke ekonomisi açısından faydalarını göz ardı etmeden sosyal ve ekonomik kalkınma yönünde kararlı adımlarla yürümek ve hızla Kıbrıs sorununun çözümüne hazırlanmak zorundayız.

24/07/2019 08:39
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: birikim özgür
MANŞETLER

HK Birikim Özgür

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.