Adıyaman’da hayat hasarlı

ads ads ads ads
03/01/2024

ads

Rasıh Reşat Rasıh Reşat


İsias davasını izlemeye geldiğimiz Adıyaman’daki ikinci günümüz.

Dava görüşülmeye başlandı. Adıyaman Adliyesi önündeki bekleyişimiz ve oradan öğrendiklerimizi aktarmaya çalışırken, bir yandan da gerçekten olup biteni anlamak için her gittiğim şehit ya da ülkede yaptığım gibi burada da insanlarla konuşmak için Adıyamanlılarla karıştım.

Öncelikle söyleyeyim çok güzel insanlar. ‘Bana bir somun ekmek üç gün yeter’ deyip depremde hasar görmeyen civar beldedeki fırından aldığı 100 ekmeğin 99’unu dağıtan Taksici Mehmet Yıldırım’dan mı başlasam anlatmaya yoksa, ‘üç gün su yoktu ama dördüncü gün bana ikram edilen çayın tadını ölsem unutamam’ diyerek artık kıymetini çok daha iyi anladığı çayını küçük küçük yudumlarla içen gazeteci abimiz Zeki Dışkaya’ya mı geçsem. Yoksa, depremde her şeyini kaybedip, adliyenin yanına bir çadır kurup, çay çorba ve gözleme satan Abdurrahman Abacı’nın neredeyse bir kova çay içip birkaç gözleme götürdükten sonra,’misafirsiniz’ deyip, sonunda kaybettiği için çok mahcup olduğu hesap almama kavgasını mı anlatsam.

Çok güzel insanlar gerçekten. İçlerinden çıkan İsias Oteli davası sanıkları nedeniyle bütün Adıyamanlıları suçlamak olmaz.

Onlar da zaten deprem ile ilgili konuştuklarında kaybettikleri her canın sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorlar.

‘Belki bu Kıbrıslılar vesile olur da buralarda bir şeyler artık değişir’ dedi Adıyaman Gazeteciler Cemiyet Başkanı Zeki Dışkaya, sigarasından derin bir nefes alıp, Adıyaman'da kayıpların, ifade edilenin kat be kat üzerinde olduğundan çok emin olduğunu söylerken. Bu konuda aynen Ruşen Karakaya’nın söylediği gibi belediyenin doğrudan sorumlu tutulması gerektiğini ve bu konuda gazetesiyle birlikte savaş açtığını anlattı gururla.

Bir başka arkadaş Kıbrıslı olduğumu ve dava için geldiğimi öğrenince, çekine çekine yaklaştı, İsias Otelin arkasındaki büfenin ona ait olduğunu ve o zor günlerde ‘beyaz saçlı önemli bir abi ile tanıştığını’ söyledi ve iyi olup olmadığını sordu. Tariften çıkaramadık ama telefonuna bakıp bahsettiğini Talip Atalay olduğunu öğrenince, buralarda olduğunu söyledim. Talip Hoca’yı adliye önünde görünce bahsettim. O gencin hakkını ödeyemeyeceğimizi söyledi kısaca.

Artık hem telefonumun hem de vücut şarjım bittiği için otele gitmek üzere arabasına bindiğim taksici Mehmet ile derinlettirdiğimiz sohbet nedeniyle, dönüşü kaçırınca Adıyaman'da biraz dolaştık. Önceden anlaştığımız için taksi parasından fark etmedi ama, Adıyaman’ın yaralarını sarmaktan çok uzak olduğunu anlamak açısından çok belirleyici bir gezi oldu. Şehir resmen seyrekleştirilmiş gibi.

Zeki Abi söylemişti. ‘internet lazım ama interneti bağlayacak adres yok’ demişti konteynerden televizyon yayını yapmaya çalıştıklarını anlatırken. Daha iyi anladım.

Adını bilmediğim ama çay içerken masamıza laf atanlar arasında bulunan birisi, ‘Abi, yatakta hanım dönse ben, ben dönsem hanım deprem oluyor diye yatakta fırlıyor hala. Herkes binaların hasarlı olup olmadığı ile ilgilenirken. Aslında Adıyaman’da hayat hasarlı’ deyip son noktayı koydu

03/01/2024 16:03
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Adıyaman
MANŞETLER

HK Rasıh Reşat

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.