Ah be ETİ ah!
24/01/2024
Rasıh Reşat
Şikayet ediyoruz ya zam zam zam diye. Ağlıyoruz ya, temel tüketim maddelerini alamaz hale geldik diye.
Başbakan haklı olarak, bir taraftan vatandaşa veriyoruz, diğer taraftan alınıyor diye serzenişte bulunuyor ya. Tüccar dilediği ürünü dilediği fiyata satabildiği için Güney Kıbrıs’taki en pahalı marketten daha pahalı olduğumuz gerçeği ekonomimizin bir kısmını güneye kaydırıyor ya...
İşte bütün bunların nedeni, bir gün, kar amacı gütmeyen, hatta gerekirse zarar etmesi için kurulan işletmelerin, zarar ettiği gerekçesiyle elden çıkarılması ya da batırılmasıdır.
Gerekirse zarar edecek, devlet sübvanseye edecek ve yurttaş daha hesaplı ürüne ulaşabilecek. Aynı zamanda da şimdilik sadece insafsız diye nitelendireceğim, ama ilerdeki günlerde daha da ileriye gideceğimi düşündüğüm, tüccarın, insafsızlığını bir nebze olsun frenleyebilecek bir ETİ’miz vardı mesela.
Endüstri Ticaret ve işletmecilik Teşebbüsleri Limited.
Bir sürü bayiliği vardı. Sadece kuru gıda ve temel tüketim maddeleri değil. Renault gibi bir otomobil markasının bayisiydi aynı zamanda.
Kimse dilediği gibi fiyat arttıramaz, dilediği gibi kesip biçemezdi.
ETİ vardı. Dengeydi. Hem de birçok alanda dengeydi.
Çok iyi hatırlarım. Babam yepyeni bir Renault almıştı. ETİ’den almıştı. Raşitlerden değil de ETİ’den almakla övündü. ‘ETİ önemli’ derdi.
Hükümet edenler, halkı korumak istediği zaman, piyasaya işte ETİ aracılığı ile müdahale eder, halkın alım gücünü bununla korur kollardı.
Binboğa, Koop-Süt ve benzeri devlet teşebbüsleri bu işe yarar. Ya da yarardı.
Kıbrıs Türk Havayolları da bu vazifeyi yürütürdü. Devletin kısmı de olsa kontrol altında tuttuğu ve gerektiğinde zararı dahi göze alarak piyasayı dengelediği enstrümanlardı.
Market raflarına doğrudan etki eden ve dolayısıyla da halkın alım gücüne imkanlar ölçüsünde müdahale edebilen en önemli aygıt da ETİ idi.
Önce ETİ’nin bayilikleri kapışari edildi, sonra mal varlıkları.
Halbuki, bugünlerde ETİ olsa, Başbakan Ünal Üstel’in geçen hafta sonu Tatlısu’da, devletin iştiraklerinin fiyat artırma yetkilerini kendi uhdesine aldığını açıkladığı hamlenin, Binboğa yem ile Koop Süt ile sınırlı olmayıp, market raflarındaki her ürünü kapsasa ne güzel olurdu değil mi?
Uçak biletlerinin uçuk rakamlarını KTHY ile dengelese ve turizm gelirleri ile o açığı kapatsa süper olmaz mıydı?
Diyeceksiniz ki artık serbest piyasa ekonomisi var. O harp sonrası şartlar yok.
Ben de diyeceğim ki, harp sonrası şartlar yok belki ama göreceli olarak daha ağır şartlar var.
Ekonomiden çok anlamam ama serbest piyasa ekonomisi olabilmesi için, piyasanın tüm koşullarının normal olması gerekmez mi?
Para politikası, Maliye Politikası, ithalatın yanında, benzeri ya da yakın oranda ihracat. Paranın öngörülebilirliği gibi ufak tefek ayrıntılar lazım sanırım.
O yüzden raftaki etiketlere baktıkça, öyle derin derin ‘Ah be ETİ ah!’ diyeceğim. Kimse kusura bakmasın.
- Evet sevgili Cenk, yine bir veda....
- CTP yankı odasından çıkıyor sanki
- Bir türlü Yeniden Dövüş Partisi olmuyor
- Bugün başka yürüyüşüm var Serhat’ım
- Şenkul, tabela, Kızılyürek ve Dilan Polat
- Yolsuzluk algımız yüksek ama eksik
- AAA Plaka yakın gibi duruyor
- Böyle savaş mı olur kardeşim?
- Müsaadenizle...
- Diplomagate sonrası akademik gaza gelme duygusu
- TÜM YAZILARI için tıklayınız