Çok sıkıldık ama yine diploma konusu
25/03/2024
Rasıh Reşat
Öncelikle şununla başlayalım.
Başbakan Ünal Üstel sahte diploma konusundaki pozisyonunu daha net anlatamaz artık.
Ünal Üstel, ‘Yapan cezasını çeksin, beni de kimse aramasın’ şeklindeki bir tavrı olduğunu günlerdir yazıp söylüyorum.
Herhalde bu tavrını iyice pekiştirmek için Pazar günü uzun bir açıklama yaptı.
Neye yanıttır, kime yanıttır pek anlamadım çünkü Başbakan’ın tavrı ilk günden beri aynı olmuştur. Ama arka sıralarda oturanlar, sınıfa geç girenler, uyuyakalanlar ya da sadece ve sadece ‘Like’ almak için zevzeklik edenler için bir tekrarı şart görmüşse vardır bir bildiği Başbakanlık ekibinin.
Sahte diplomalara, ‘meşru olamayan diploma’ tanımlamasını ben daha ilginç buldum. Kimin aklına geldiyse artık. Gayrı Meşru Diploma Skandalı mı diyeceğiz artık? Ne oldu Diplomagate ecnebice olduğu için, Osmanlıcaya daha yakın, Gayrı Meşru mu demek lazım geldi? Yoksa sahteyi Vernelleyip yumuşatınca, Meşru olmayan mı oluyor?
Sözüne edilen Diplomalar sahtedir. Evet sahtelenmiş değiller. Yani üzerlerinde herhangi bir düzeltme ya da tahrifat yapılmadı. Ama sahtedirler.
Yine sınıfa geç gelenler için ya da bu sınıfta olmamaları gerektiği halde, sahte lisans diploması ile Master dersine girenler gibiler için izah edeyim. Diplomalarda, diploma üzerine resmi ve ismi bulunan kişi ‘gerekli sınavları verip, şu unvanı almaya hak kazanmıştır’ diye bir ibare var. Eğer o kişi gerekli sınavları vermemiş ya da gereksinimleri yerine getirmemişse ve aldığı diplomanın üzerinde bu ifadeler yine de yer alıyorsa o diploma sahtedir. Şimdi sahte diplomalara başka başka isimler vermeye çalışan arkadaşlar, dağılabilirler.
Yani Başbakan’ın net olan ve ‘yapan cezasını çekecek. Beni kimse aramasın’ ve ‘Bir şey lazım olursa, polis ile mahkemelerin yanındayım’ tavrını terminolojiye yen şeyler katmak adına sulandırmasanız daha iyi olacak sanırım.
Başbakan Pazar günkü açıklamasıyla aslında kendisini sorumlu tutabileceğimiz bir standart belirlemiş, ötesinde bir söz vermiştir. Açıklamadaki her ifade kamuoyu ile yapılmış bir sözleşme gibidir.
Bu saatten sonra bu soruşturmayı hiçbir siyasi ne engelleyebilir ne de yavaşlatabilir. Öyle bir hissiyat dahi alınması durumunda bile Ünal Üstel’in Pazar Pazar gazetecilerin yer aldığı whatsapp grubuna düşen bu bir sayfayı aşıp ikinci sayfaya taşan açıklama pekala hatırlatılır.
Ha dikkat edin, öyle üstü kapaklı, her yere, yassı don lastiği gibi çekilebilen bir açıklama da değil. Kesin ve kati.
‘Başbakan olarak açık açık bir kez daha belirteyim... En son sahte diploma ortaya çıkana kadar, her türlü desteği vereceğiz’ diyor adamcağız. Bence herkes bu ifadeyi ve yapıldığı günü bir yere not etsin. 4 Mart 2024 Pazar. Türkiye’deki yerel seçimlerden önceki Pazar. Başbakana hatırlatmak lazım gelir diye bir gün.
Bir nokta daha var ki son derece üzücü ama bir o kadar da kaçınılmaz ve iç rahatlatıcı.
Olayın içine YÖK’ün dahil edilmiş olması.
Üzücü tarafı, yıllar yılıdır YÖK’ün muadili olarak kurduğumuz YÖDAK’ın, iç kavgaları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın artık malum olan nedenlerle üniversiteler üzerindeki gücünü devretmek istememesinden dolayı hiçbir işe yaramamış olması. Ve yine ‘Biz beceremedik, gelin becerin’ demek durumunda olmamız. Dikkat dikkat, ‘Becerin’ kelimesi argo manadaki, cinsel ilişki bağlamında katiyen kullanılmamıştır.
İç rahatlatıcı tarafı ‘YÖK bu, kimsenin gözünün yaşına bakmaz’ diyesim geliyor ama sonra da aklıma sözü edilen ‘diplomahanenin’ sahibinin Türkiye’deki siyasi sağlamlığı geliyor, içim rahatlamaktan biraz uzaklaşıyor.
Ha bu arada ‘diplomahane’ kelimesini de bu skandalın terminolojisine dahil etmiş olduğum için kendimi alkışlıyorum.
- Evet sevgili Cenk, yine bir veda....
- CTP yankı odasından çıkıyor sanki
- Bir türlü Yeniden Dövüş Partisi olmuyor
- Bugün başka yürüyüşüm var Serhat’ım
- Şenkul, tabela, Kızılyürek ve Dilan Polat
- Yolsuzluk algımız yüksek ama eksik
- AAA Plaka yakın gibi duruyor
- Böyle savaş mı olur kardeşim?
- Müsaadenizle...
- Diplomagate sonrası akademik gaza gelme duygusu
- TÜM YAZILARI için tıklayınız