Geçen gün Girne’ye gittim. Hani belediye Başkanı dün sosyal medya hesabından Levent Özadam’a yanıt verecek diye bütün gazetecilere küfür edilmesi için harika bir platform oluşturdu ve edilen hakaretlere de tek tek üşenmeden beğeni koydu ya işte o şehrimizden bahsediyorum. Bir gazeteci teknik bir yanlışlık yapabilir. Yapmamalı ama yapabilir. Tepki koyarsınız. İtirazım yok. Ama sayın Başkan bir gazeteciye yanıt vereceksiniz diye tepkinizin ‘bütün gazeteciler satılmıştır, sahtekardırlar, hepsini mesleki anlamda öldürelim’ diyen Klu Klux Klan benzeri bir haç yakma ayinine dönüşmesine çanak tutmasanız ve yapılan hakaretamiz yorumlara beğeni atmasanız olmaz mı? Bu ülkede belediyesini yanlış yöneten Belediye Başkanları olmadı mı? ‘Bütün belediye Başkanları sahtekardır, hırsızdır’ ayini yapıldı mı? Yaptık mı? Kaldı ki Levent Özadam defalarca sizin için güzel şeyler yazdığını biliyorum. 
Neyse geçelim. 
Ne diyorduk? Ha tabela.
Öyle tabelalara bakma alışkanlığım yoktur. Daha doğrusu tabelalara bakma endişem vardır.  Çünkü tam manasıyla bir okuma manyağı olduğum için, tabelada yazılanları okumak, hatta hata aramak için konsantre olup kaza yaparım diye korkarım. O yüzden bakmıyorum. Düşünün kahvaltıda cornflakes kutusunun arkasını okuyan, duşa girmeden önce şampuan şişesini hatmeden ya da utanmasa tuvaleti kitaplığa çevirecek olan hasta birinden bahsediyoruz. O yüzden tehlikeli. Ama geçen gün bir başkası arabayı kullanıyordu. Sürerken kulaklıkları aracılığı ile telefonda konuştuğu için ben de dışarıyı seyrettim. Bütün tabelaları okudum. Çok eğlenceliydi. Misal Niyazi Kızılyürek’in Avrupa Parlamentosu Vekilliği adaylığı için bir propaganda tabelası vardı. ‘Ne kadar güzel dedim’ içimden, bir miktar da olsa kendimizi Avrupalı hissettik. Tek bir tabela gördüm  bu bağlamda ama olsun. Belki de dahaları var. 9 Haziran’da yapılacak seçim ve 80 bin civarı Kıbrıslı Türk de otomatik olarak kayıt olmuştu. Şimdilerde nerelerde ve oy kullanacakları ile ilgili çalışmalar sürüyor. Bu konuda herhalde bilgilendirileceğiz. Gidip oy kullanalım. Önemli bence. Hangi aday Kıbrıslı Türklerin var olduğunu düşündüğünü gösterirse ona yönelelim. Burada eşekbaşı olmadığımızı lisanı münasiple izah edelim.  Kayıtlara geçsin. 
Diğer bir tabela ise evlere şenlik. 
Bu Lefkoşa’ya varmak üzereyken sağda gözüme çarpan bir başka tabela Dilan Polat’ın tabelasıydı. Hani Türkiye’de 100 Euroluk banknotlarla saçına bigudi yapıp sosyal medya fenomeni olan ancak şimdilerde Çorlu cezaevinde para yerine gün sayan Dilan Polat’ın reklam tabelası çakı gibi duruyor. 
10 ülke 125+ şube, Girne’de açıldı. Kurumsal Güzellik Merkezi. Falan filan. 
Tabelanın sahibi kim? Yıllık peşin ödedi için mi ilgilenmiyor tabela sahibi bilemem. Ama insanlar onlarca suçtan içeride biz hala reklamını yapıyoruz görüntüsü de hoş değil.
Ben bir şey duymadım ama eminim birileri ‘Niyazi Kızılyürek nasıl buralarda reklam ve propaganda yapar’ diye o bilinen Whatsapp gruplarına kinlerini kusmuşlardır ama Dilan Polat bacıları ile ilgili kimse bir şey dememiştir. 
Ne diyeyim.