İsias davası ile ilgili mahkemenin Gazi Üniversitesi’nden talep ettiği rapor geldi. Biraz can sıkıcı noktalarının göz önüne çıkmasına rağmen aslında son derece önemli ve olumlu noktaların da olduğunu anlıyoruz.
Keyfi kaçanlar ya da morali bozulanlar, çenelerini havada tutsun çünkü bu işler öyle tereyağından kıl çeker gibi olmayacağını da biliyor ve buna göre hazırlıklı olmamız gerekiyordu.  
Şimdi ilk önce Gazi Üniversitesi’nin son derece saygın bir üniversite olduğunu ancak bunula birlikte bir devlet üniversitesi olduğunu akıllardan çıkarmamak lazım. 
Devletin kurumlarını, bir devlet üniversitesinin ateşe atmasını beklemek doğru olmaz, beyhude olur. Belediyeyi ya da diğer il idarelerini aklayan bir şey olmadığı gibi onlarla ilgili görüşlerin etrafından dolaşıldığını ve ne suya ne de sabuna dokunulmadığını anlıyoruz. Bundan dolayı keyfi kaçırmamak lazım. 
Hatırlayalım. Adıyaman’da ilk duruşmayı takip ettiğimiz günlerde ettiğimiz o dört gün boyunca bütün duamız, Bozkurt Ailesi ve tutuklu bulunanların serbest kalmaması değil miydi? En büyük endişemiz tutuksuz yargılanmaları ile ilgili bir karar olduğunu unutmayalım. Raporda ailenin fertlerinin önemli derecece suçlu oldukları ile ilgili görüşler çok kati benim anladığım. 
Bu da yüreklere su serpen kısmı. 
Önceki gün Ankara’da hukuki ekiple birtakım toplantılar yapıldı. O ekipten kişilerle görüşme fırsatım oldu. 
Kimsenin morali bozuk değil. Kimse, yıkılmış ya da ümidini yitirmiş değil. Evet mahkemenin Gazi Üniversitesi’nden istediği bilir kişi raporu tam istediğimiz gibi değil, ama istemediğimiz gibi de değil. 
Bana yapılan değerlendirme, ‘Bizim üzerinde durulmasını istediğimiz ve önemli bulduğumuz bazı konu ve noktalara yeteri kadar değinilmediği’ şeklindedir. Ancak bu arada söz konusu rapor bizim hukuk ekibine bir kılavuz vazifesi de görmüş oldu. Gazi raporunun değinmediği ya da yeteri kadar vurgu yapmadığı noktalara daha fazla vurgu yapılması ve bu konuda raporlar oluşturulması için harıl harıl çalışan ekibi yönlendirmiş oldu.
Adıyaman’dayken bahsetmiştik. Üç hukuk ekibimiz vardı. Birisi Başbakan’ın görevlendirdiği ekip, birisi Türkiye Barolar Birliği ile Kıbrıs Türk Barolar Birliği ekibi ve Pervin Aksoy’un öğrencilerinden oluşan ekip. İlk duruşmalarda bu ekiplerin arasında bir koordinasyonsuzluk olduğu gözlemlenmişti. Öğrendiğim kadarıyla ilk duruşma ile bugün arasında geçen sürede bu üç ekip hem birbirleriyle son derece koordineli, hem de her ekibin güçlü tarafları dikkate alınarak önemli bir iş bölümü yapmış durumda. Önceki gün Ankara’daki toplantıda önemli kararların alındığı ve Bayramdan hemen sonra da son rötuşları yapmak üzere üç ekibin yeniden bir araya geleceğini öğrendim. 
Anlayacağımız, Gazi Raporu ile ilgili beklentileri çok yüksek tutanların, ki bende bunlardan biriyim, keyfi biraz kaçmış olabilir, ama bu işlerin öyle hop diye biteceğini düşünmek de yanlışların en büyüğü olurdu. Gazi Raporu ile moralleri bozmak yok, çünkü yürünecek çok yol, yapılacak çok iş var.
Onlar içeride çürüyecek, biz dışarıda melekler için adaleti bulana kadar kavgaya devam edeceğiz.