Bayramda İstanbul’a kaçtık ya, dönüş yolunda savaşla karşılaştık. Ha bizi yolumuzdan alıkoymadı ama Sabiha Gökçen’den, Erbil’e, Tahran’a ve aslında çok yakınımızda olan bölgelere uçakların kalkmayacağını, hava sahasının kapandığını, bizlerle birlikte havalimanında bekleşen insanların çaresiz bakışlarından öğrendiğimizde, bir şeylerin ters gittiğini anlamıştık. Yani Sabiha Gökçen’deki olumsuzluk Anadolu Jet’in uçuşları yeni kurulan A-Jet’e devretmesiyle ortaya çıkan saçmalıklardan ibaret değildi sadece. Düşünün havayolunuz ‘operasyonel nedenlerden dolayı’ 23.50’deki uçağın saatini 20 dakika ileriye alsın ve 00.10 olarak değiştirsin. Ancak bunu yaparken saatin gece yarısına gelmesiyle artık 13 Nisan değil 14 Nisan tarihinden bahsedilebileceğini unutmuş olsun. Bir başka ifadeyle uçuş kimseye sorulmadan 24 saat erkene alınmış olsun.  
Tabi İran’ın İsrail’e hava saldırısı düzenlemiş olduğu gerçeği, A-Jet’in A-nomalisini unutturmaya yetti. 
Dün gün boyunca nereye gidiyoruz? Bu iş nereye varır diye düşündüm durdum. 
Bir gece önce boş bulunup Türk televizyonlarına takılınca, kendilerine Güvenlik ve Terör Uzmanı denilen eski askerlerin, ‘Yaşasın savaş çıktı. Savaş büyüyecek ve bizi de yeniden silah altına alacaklar. Bu rezil sivil hayattan kurtulacağız’ mutluluğu ile yaptıkları yorumlara maruz kaldım. O nedenle bunu tedavi etmek için Pazar günü sadece BBC, CNN, El Cezire ve TRT World izledim. 
Zaten aklımda, ‘Bu İran biraz manyak olabilir ama öyle kamikaze gibi gidip İsrail’i vurmaz’ şeklinde şüphelerim vardı. Gün boyunca izleyip dinlediklerim, sonra da oralardan referans alıp okuduklarımdan, neyin ne olduğunu şıp diye anladım.
Öncelikle rahmetli Selahhattin Duman’ın dediği gibi, kendimi tebrik ederim. Kafamın içindeki alkış sesleri de dağıldıktan sonra İran’ın İsrail’e yaptığı saldırının esbabı mucibesini izah edeyim. 
Basit bir anlatımla, İsrail 1 Nisan’da İran’ın Şam konsolosluğu yanındaki binayı vurup, orada önemli bir bazı adamların Hakka yürümesine neden olmuş. Daha önce de bazı Nükleer uzmanlarına da suikast düzenlediği iddia ediliyor. Münih filmini seyredenler İsrail’in bu konuda boş olmadığını bilir. 
İran’ı yöneten Hamaney Hocamıza, ‘Hooop, bu Yahudiler bizi diledikleri gibi öldürecek sen de buna seyirci mi kalacaksın hocaaa!!’ manasında halktan bir baskı gelmiş. Düzeltiyorum oralarda halktan baskı falan gelmez ama hoşnutsuzluk homurdanması gelir. Arap Baharı korkusu bu homurdanmaları önemli kılıyor artık günümüzde.    
Hamaney, ‘Şimdi ben bu delilere uyar da İsrail’i yerle bir edersem, çok da hoşuma gider ama Amerika benim ülkeyi nadas tarlaya çevirir. Buralara dalmak için bahane arayan Rusya bizi kurtarmaya gelir de bu sefer de ondan kurtulamayız’ diye düşünmüş. Bunun sonucunda da İsrail’e baş edebileceği ve İran halkının da memnun kalacağı bir saldırı düzenlemiş. Bu kadar da basit. 300’den fazla İHA ve füzeyi salıvermiş. İranlılar sokaklarda sevinçten panayır yapıp zafer ilan etmiş. 
Diğer taraftan bütün dünya İran’ın gönderdiği füzeleri havada düşürmek için seferber  olmuş. Yüzde 99’ünü de düşürdüklerini el aleme duyurmuşlar. Onlar da zafer ilan etmiş.
Yani hem İran hem de İsrail bu işten, kendi halkları nezdinde zaferle çıkmış oldular. 
İran ‘Bu hareket Şam içindi Ödeştik. Devam ettirme burada bırakalım’ derken, 
Amerika, ‘tamam seni koruruz, ama sen de bizi üçüncü Dünya savaşına sokma. Bu zaferi al ve cebine koy’ diye İsrail’i de uyarıyor. 
Diğer taraftan da Biden, Musevi lobisine, ‘sizinkileri merak etmeyin o iş bende. Seçimde yanlış olmasın’ derken, kendi savaş fetişisti muhafazakarlarına da, ‘ne İran bıraktık, ne de Rusya, oraların da Kralı biziz’ mesajını vermiş oldu. Netanyahu füzeleri düşürme zaferini kutlarken, Savaş Kabinesi’ne ‘İran’ı parçalamamız lazım’ demeçleri muhalefet lideri Benny Gantz’ı davet ederek onu da ortak ederek susturdu.   
Ha diğer taraftan, yapılan hesaplamalara göre, Cumartesi gecesini Pazara bağlayan gecede, 2 ila 3 Milyar dolarlık silah kullanılmış. 
Anlayacağınız, herkes halkına karşı sorumluluğunu yerine getirip popülaritesini yükseltti ya da korudu, silah tüccarları da bir gecede sağlam ciro yaptı.
Kimse ölmedi, silah tüccarları para kazandı ve liderler halkları nezdinde popüler oldu. Böyle savaş mı olur kardeşim? diyeceksiniz biliyorum ama her iki taraf da zengin olunca böyle oluyor savaşlar artık.