Bak postacı geliyor, selam veriyor.... Herkes ona bakıyor, merak ediyor...

Belki de en sevilen ve en çok söylenen Türkçe çocuk şarkısıdır. Peki günümüzde gerçeklik payı var mı? Asla yok. 
Posta Dairesi Müdürlüğü var ama posta hizmeti yok.
İngiliz sömürge ülkesi olmanın yüzü suyu hürmetine de olsa İngiliz efsane posta hizmetlerini olsun yürütseydik ya diyeceğim ama İngiliz’den artık sadece trafiğin soldan akması kaldı ve onu da değiştirmek isteyenlerin yaptığı açıklamalar yıllar içerisinde sıklaşıyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Hüseyin Ekmekçi epeydir, trafik cezalarının dağıtım ihalesi yapılmadığı için kamera cezalarının suç işleyenlere ulaştırılmadığını söylüyor. Son derece haklı ancak bu hizmetin neden özel bir şirket tarafından yapılmak durumunda olduğu anomalisi bu haklılıkla ortadan kalkmıyor. 
Geçtiğimiz günlerde cüzdanım içerisinde yıpranan kredi kartım, bankadaki insaflı memur tarafından fark edilmiş ve yenisini bana göndermek için prosedürü başlatmıştı. Gelen yine özel bir kurye şirketiydi.
Şimdi yavaş yavaş yeni yıl tebrik mesajları gelmeye başladı. Bir zarf bir kart. Zarfın üzerinde kocaman bir Türkiye merkezli özel kurye şirketinin logosu.
Posta dairesi ile muhataplığınız eğer yurtdışından bir mektup ya da evrak gelirse olur ancak. Çünkü bütün dünya KKTC denen yerde de bir posta hizmeti olduğunu var sayar ve üzerindeki adrese gönderir. Mektup ite kaka ülkeye gelir ama ‘Bak postacı geliyor’ şarkısında olduğu gibi Postacı gelmez. Posta dairesi seni ayağına çağırır. O da belli saatler içerisinde gidebilirsen yetişip alırsın. Kazara bir mektup bir paketin varsa tek bir adresten teslim alma şansın yoktur ayrıca. 
Farkında mısınız ‘Postacı’ diye bir meslek artık KKTC’de yok. ‘Posta dairesinde çalışır’ denir ama ‘postacı’ denmez. Neden? Çünkü postacı dediğiniz kişi, ev ev dolaşır ve insanlara, adreslerine gönderilen mektup, evrak ve paketleri bizzat ulaştırır. Bizde öyle birisi kalmadığı için artık meslek de ölmüş oldu.
Diyecekler ki devir değişti. 
Ben de diyeceğim ki, internet üzerinden alışveriş, evden çıkmadan hayat geçirmeye doğru evirilen dünyada, posta hizmetleri, dünyada her meslek grubundan daha fazla önem kazanırken, bizde ölüyor. 
Bankalar, internet üzerinde satış yapan şirketler posta hizmetlerine güvense, başka çare aramak zorunda kalırlar mıydı? Özel şirketler kurulup karmaşık ihale süreçleri beklenir miydi? 
Damga pulu denen saçmalık ile uğraşmaya devam ederken, onun da daire kantinlerine vergisiz kar güdülerek satılmasını teşvik ediyor ayrıca. 
Bu saatten sonra Posta dairesine, postacı almak ya da Posta dairesi memurlarına, ‘artık mektupları, kredi kartlarını ve cezaları siz ev ev dağıtacaksınız’ diyebilecek bir siyasi otorite göremediğimi de ekleyeyim. Ha postacı alsanız bile ertesi günü, ‘ben sokak sokak gezip mektup dağıtacak insan mıyım deyip diğerleri gibi klimanın altındaki yerini alacağından eminim. 
 Anlayacağınız Bak postacı gelmiyor ve KKTC’de artık gelmeyecek