Harika süper, artık kimse trafikte ölmeyecek. Kimse kaza yapmayacak. 
Neden mi?
Hemen izah edeyim. 
Pirimiz, Ulu insan, Büyük Türk Düşünürü, Yerli Che, Torun Torba Sahibi Olup Top Peşinde Koşanlar Konfederasyonu Genel Başkanı, Murat Kurum Propaganda Danışmanı, Emrullah Turanlı’ya Haddini Bildirenler Derneği Genel Sekreteri, Türki Cumhuriyetlerinde KKTC’de olduğundan daha ünlü olan, şair, yazar, siyasetçi, garip gureba dostu, ezilenlerin hamisi, Kars’ın medarı iftiharı, meclis kürsülerinin değişmez konuşmacısı, hükümetin yılmaz savunucusu, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkan Adayı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Profesör Doktor Erhan Arıklı trafik cezalarını arttıracakmış. 
Bitti. Sorun çözüldü. Herkes dağılsın. 
Kimse artık kaldırıma çıkmayacak, iftar çadırına iftar etmek için, ya da bedava akşam yemeği yemek için kaldırımda yürüyen öğrenci kızları öldürmeyecek. 
Neden daha önce kimsenin aklına gelmedi. Neden kimse bunu düşünmedi.
Neden bunca canı trafiğe kurban verdikten sonra bu dahiyane fikir ortaya atıldı. 
Neyse geç olsun güç olmasın diyoruz. Ve gelecek olan ağır cezalar sayesinde insanlarımız artık yollarda ölmeyecek. 
Yollarda hiçbir sorun yok orada takıldım biraz sayın Bakan. Unvanlarını tekrarlarsam yazının geriye kalanına yer kalmaz diye kısaca Bakan diye geçeğim. Affedin ama yollarda sorun var.
Bakın size ne hatırlatacağım. 
Bir motorlu polisimiz kaza yapmıştı, buralarda Türkiye’den heyet olduğu gündü. 
O arkadaşımızda elbette hata yoktu. İnsanüstü bir çabayla, trafiği düzenlemek için eğitimini aldığı polis motosikletini sınırlarını zorlayacak şekilde kullanıyordu. Eskort falan. Kaza yaptı ve yaralandı. Açıklama ilginçti. Suç asfalttaki deformasyonundu. 
Neden çünkü kazayı yapan polisti. Dikkatsiz denemezdi. Yaptığı iş gereği öyle olmasına rağmen aşırı hızlı denemezdi. Aradaki New Jersey tipi bariyerler yok diye LAÜ hocaları ölmemiş miydi? Dağyolunda kaybettiklerimiz?  
Demek ki yollar bazen suçlu olabiliyormuş. 
Dikkat dikkat! Buradaki bazen nezaketen kullanılmıştır.  
Bakan konuyu alkole bağladı. Ağır cezalarla da bunu ortadan kaldıracakmış.    
Öyle mi?
Sanki ülke alkolikler memleketi. Alkollü araba süreni yakalarsanız, arabasına el koyacakmışsınız. Tamam da kazayı yapanlar yakalayamadıklarınız zaten. 
Aklıma, ‘Alkol bütün kötülüklerin anasıdır’ tabelası altında ince ince yazan, ‘Ana gibi yar olmaz’ esprisi geldi birden ama yazıyı sulandırmamak lazım şimdi. 
Siz bıyıkları yeni terlemiş bir çocuğun modifiye edilmiş, ya da Formula 1 arabası kadar güçlü bir arabayı yollarda kullanmasını önleyebilir misiniz? 
Ecnebi yapmış. Hem de cezalarla değil. Sigortayla. 
Sigortasız araba kullanılmayacağını herkes biliyor. Çünkü arabayı bağlama durumu ortaya çıkıyor. Uzaktan Polisler de ellerindeki tablet ile kimin sigortalı kimin sigortalı olduklarını görebiliyorlar. Hatta oturup MOBESE’den baksalar görecekler. Hemen, gel bakalım yavrum. Haşırt diye arabayı alabilecekler. 
Peki 20 yaşındaki  arkadaşa 1.2 litre motordan büyük motoru olan bir aracı kullanması halinde sigortasının astronomik olacağı bir tüzük müzük geçirseniz. Hatta modifiye edilmiş bir araç için sigorta primini üçe katlasanız. Hatta, hız limitleyicisi olmayan  güçlü araçların trafiğe çıkmasını engelleseniz. Japonlar gibi kamera zorunluluğu getirseniz. Kaza anında kamera görüntülerini gösteremeyeni bir iki gece misafir etseniz.   
Vallahi Evropa böyle yapıyor sayın devletlum.   Japon da böyle yapıyor, İmparatorum.  
Siz daha fazlasını yapın. Alkollü araba kullananı, bir kez daha araba kullanmaktan men edin. Olmayan toplu taşımaya mahkum edin. İçersin ha Sürün. Velesbitle gitsin gideceği yere artık.  
Polisi sokağa sal cezaları kessin tamam da. Garibanın ödeyemediği seyrüsfer vergisini tahsilattan ve şehir içinde giderken telefonda konuşan sürücüyü rapor etmekten öteye geçemeyecek. Zengin yüz bin TL de desen ödeyecek, ödeyemeyen gariban de mazbata nedeniyle hapse girecek. Bu iş yüksek cezayla olmaz. 
Ve sayın büyüğüm, benden duymuş olmayın ama Bakan olarak çare üretmezseniz, insanlar sizin nöbetinizde ölmeye devam edecek. 

Bu konuya yarın devam edeceğiz gibi görünüyor. Çünkü canımız acıyor.