Ülke insanın psikolojisinin ne halde olduğunu anlamak öyle toplum psikolojisinden anlayana pek gerek yok. Toplum psikolojisi ile uğraşan değerli insanlarımıza hakaret olarak algılanmasın rica ederim. Ben sadece haleti ruhiyeyi çok basit bir gözlem ile anlaşılabileceğini anlatmaya çalışıyorum.

Eğer Gönyeli’de oturuyorsanız işiniz kolay. Yani işiniz zor ama bir sosyal gözlem yapacaksanız işiniz kolay anlamında söyledim.

Bu arada bu yazı Gönyeli Belediyesini eleştirmek için yazdığımı önyargısına kapılıp, yazıyı okumayı bitirmeden sağı solu arayıp ben şikayet edecekler için, bu yazının öyle bir yazı olmadığını peşinen söyleyeyim.

Eğer Gönyeli’de oturuyorsanız saat 07.35 ila 08.20 arasında Gönyeli’den çıkıp Lefkoşa’ya doğru gitmeye çalışın ve bunu Gönyeli çemberi üzerinden yapın. Ha Gönyeli’de oturmuyor ve bu Gözlem yapmak konusunda ısrarlıysanız 07.00 itibarıyla Gönyeli’ye gelin vaktin gelmesini bekleyin ve yola çıkın.

İlk önce Gönyeli çıkışında Skylap’ın yeni kafesine 300 metre kala kuyruğa takılırsınız. Akabinde yavaş yavaş ilerlerken toplumun ilk bozulmuşluğuyla karılaşırsınız. Güzelyurt istikametinden gelip, sola Gönyeli’ye doğru bahsettiğim kafe önünden dönüp, kuyruktan bekleyenlerin önün kesen alem açıkgözleri ile karşılaşırsınız. Hiçbir şey olmamış gibi, sanki sizin önünü kesmek haklarıymış gibi gayrı nizami bir dönüşle avantajlı olarak çembere yaklaşırlar. Yani sol, sonra da yasak bir biçimde sağ. Hem de size çarpma pahasına önünüze atılırlar.

Siz nizami bir şekilde çembere giriş yoluna sırayı bozmadan girmeye çalışırsınız. Size asla kimse yol vermez. Gözlerinizle rica edersiniz diye önlerine dik dik bakarlar ve ilerleyemedikleri halde önündeki arabanın tamponuna dokunma pahasına asla önlerine geçmenize izin vermezler. Siz sıranın en arkasından dahi girmediğiniz yolu tıkayan durumuna düşersiniz böylelikle. Neden? Çünkü hanımefendi ya da beyefendi  çok daha gerilerden geldiği halde size asla izin vermez. Göz göze de gelmez.

Neyse artık sinirlenmişsinizdir. Kaza yapma pahasına birini  önüne atılıyor ve ‘yol verilmez alınır prensibiyle’ sıraya girmeye çalışırsınız.

Ağır ağır ilerlerken, Gönyeli’den çıkıp solunuzdan gelen ve Girne’ye gidecekmiş gibi davrananlar var. Kaçış yolunu kullanıp son anda ‘A pardon unutmuşum Lefkoşa’ya dönecektim’ diye yolu kesen ahlaksızları görüyorsunuz. Daha da sinirleniyorsunuz. ‘niye sıraya girdim ki ben. Allah benim belamı versin’ diyorsunuz. Hemen akabinde o saatlerde oralara girmeleri yasak olan beton mikseri türü ağır vasıtaların arasında sıkıştığınızı hissediyorsunuz. O sizi daha da bunaltıyor.  İki şeritli yol suni olarak dört şerit olmuş. Herkes birbirini çiğneyecek artık.

Devlet nerede diye çığlık atasınız geliyor ama Gönyeli çemberinde devlet yok. Ne devlet var ne de toplum.

Devlet gelse günün o saatinde 45 dakikalığına oraya iki polis yerleştirse. Biri biriken kuyruğu açmak için çemberin içindekileri biraz bekletse, diğeri de Girne’ye gidip son anda çembere girmeye çalışanları Boğaz’a gönderse bu sorunlar çözülür.  Ama çemberde polis gördüğümüzde Girne’den gelecek olan önemli birisine eskort yapmak için beklediklerini olduklarını biliyoruz artık. Toplum olsa da insanlar birlerine saygı ve anlayış gösterir, kurallara uyar ve herkesin aynı yere doğru gittiğini yani herkesin aynı gemide olduğu gerçeğini kabul edip ‘gemisini kurtaran kaptan’ bencilliği ile hareket etmez.

Neticede Gönyeli, Güzelyurt ve Girne’den Lefkoşa’ya gelen herkes işe ya da okula sinir sahibi olarak gider ve günü başlamadan berbat hale gelir. Bunu da çözemiyorsak bu ülkede, neyi çözeceğiz Allah aşkına.